Cantürk Genç / Genç Haber Merkezi / @canturkg

Kahramanmaraş Manşet Gazetesi ve çeşitli dergilerdeki yazılarıyla ülkemizde cereyan eden hadiseleri doğru bir şekilde yorumlamamıza vesile olan Ali Büyükçapar, Milli Gazete`deki yazılarıyla daha geniş bir sahada hizmet vermeye başladı. Yazıları, hal ve tavırlarıyla bizlere Üstat Necip Fazıl Kısakürek’i anımsatan Büyükçapar, dergimize misafir olarak geldiği ziyaretlerinde gerçekleştirdiği ilmi ve fikri sohbetleriyle de bizlerle oldu. Ali Büyükçapar`ın Milli Gazete`deki yayınlanan bir yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

 "BİLGİNİN PRANGALARI

Bilgiye ulaşmanın yasaklı olduğu yılları unutmam mümkün mü? Ne türlü bilgi yasaklandı ki dediğinizi duyar gibiyim. Varlık bilgisi başta olmak üzere Anadolu’nun kadim bilgileri bir vakitler yasaklı idi onları bilahare yazacağım.

Din bilgilerinin büyük sırlarla bezendiğini öğrendiğimde iş işten geçmişti. Varlığıma anlam katan beni kendi özümle karşılaştıran ve özgüvenle dolduran bir hikmetten söz ediyorum. Okullarda öğretilen bilgiler sıradan hemen elinizin altında ama din bilgileri öyle mi?

Seksenli yıllarda din bilgisi hayat iksiriydi ona sahip olmakla eşyanın sırları önüme açılıyor diye öğrenmiş dahası buna da iman etmiştim. Ortaokulda okuduğum yıllarda din dersi öğretmenleri öyle bir din dersi anlatıyorlardı ki o bilgi beni fizik alanının dışına götürüyor bir anda dünyanın her yerine gidebiliyordum. Sanıyordum ki din ile güneşe hükmedebilir, tabiat olaylarına müdahil olabilirdim.

Ne güzel.

Matematik, kimya, fizik okumaya gerek yoktu çünkü onlar zordu din bilgisinin bazı sözlerini söylemekle maksat hâsıl oluyor dilediğimi yapabiliyordum. Öğle namazını Maraş’ta, ikindi namazını Kâbe’de kılan zamana ve mekâna hükmeden yüzlerce kilometreyi göz açıp kapayıncaya kadar alan insanlar vardı ve bunları o insanlar din bilgileriyle yapıyorlardı. Bağrıkapalı Hoca hep bunları diyordu. Hatta şu keramet hep aklımdaydı; “İmam Münavi’nin naklettiğine göre, bir çocuğu timsah yutmuştu. Annesi dehşet içinde şeyhe gelerek çocuğunu kurtarması için yalvardı. İbrahim Desuki, hizmetçisine talimat vererek sahile gönderdi. Hizmetçi deniz kıyısına varınca

-Ey timsahlar! Hanginiz çocuğu yutmuşsa dışarı çıksın, diye bağırdı. Bir timsah sudan çıktı ve hizmetçiyi takip ederek Şeyhin yanına geldi. Şeyh, timsaha çocuğu kusmasını emredince, timsah onu diri olarak kustu” (Ehlibeyt İmamları, Siraceddin Önlüer, Semerkand Yayınları, 2011, sayfa: 96) Evet bunun gibi bilgilerdi bunu bir de kitaptan okuyunca tekrar o yıllara döndüm. Seksenlerde anlatılanlar tekrar tekrar anlatılıyor menkıbe ile gerçek hayat arasında yaşananlara bir anlam vermekte zorlanıyordum.

Ne oluyordu? Kafam hayli karışıktı. Öğrenmem gereken bilgiler, imtihanlar, günlük hayat arasında yaşadığım tezatlar.

Günlük hayatın bilgileri katı bir gerçek iken din bilgileri ayaklarımı yerden kesiyor beni her geçen gün bu dünyadan uzaklaştırıyordu.

Devamlı okudum, okumayı kendime din bahsi haline getirdim.

Şimdi düşünüyorum da ellili yaşlarda okumam gereken din kitaplarını onbeş yaşımda okumakla hayatımı nasılda allak bullak etmişim. Bunda en büyük etki okumadıkları o kitapları başkalarına tavsiye eden öğretmenlerdi.

Ne oluyordu?

O vakitler kitaplarla hayat arasına engeller giriyor işin içinden çıkamıyor beni o kitaplarla tanıştıran kişilerle her geçen gün sorunlar yaşıyordum.

Evet, ben okuyordum. Durmaksızın okuyor, okuyordum. Varlığımın peteklerini o bilgilerle dolduruyor her şeye hüküm veriyordum.

Yıllar sonra anladım ki bana o kitapları tavsiye edenler ellerindeki kitapları hiç okumamışlar.

Tezatları anlamam uzun yıllarımı aldı ama geçen yıllar bende önemli değişiklikler yapmıştı, neler mi, bırakın onları da yavaş yavaş yazayım da ehli yalnız olmadığını anlasın.

Ali Büyükçapar

18 Mart 2013 / Milli Gazete"

İlmi, fikri ve manevi kalem ustası Ali Büyükçapar, GENÇ’e yaptığı ziyaretinin ardından dergimize gönderdiği mektup ile bizim için en anlamlı yönlerinden biri olan, insan ilişkilerindeki sıcaklığını göstermekten de geri kalmadı. Mektupta uzun süredir yazılarının yayımlandığı Kahraman Maraş Manşet Gazetesi ile beraber bir de not gönderdi.

Büyükçapar abimizi hürmetle selamlıyor, yazı hayatında daha da güzel günler diliyoruz. 


Cantürk Genç'ın Yazısı.