Vedat Müftü henüz 28 yaşında. Ama omuzlarında büyük bir yük var: Bulgaristan Baş Müftü Yardımcılığı. Türk, Pomak, Çingene, Tatar ve Makedonlardan oluşan Müslüman Bulgarların eğitim ve kültür işleri ile ilgileniyor. En önemli görevlerden birisi ile uğraşıyor yani.

Yaklaşık 8 milyonluk Bulgaristan’da resmi rakamlara göre bir milyon üç yüz bin ancak gayri resmi olarak iki milyonun üzerinde Müslüman bulunuyor. Bulgaristan Müslümanlarının resmi temsilcisi baş müftülük makamı. Bu makamda bir baş müftü ve onun yardımcıları görev yapıyorlar. Ayrıca baş müftülüğe bağlı olarak on adet bölge müftülüğü bulunuyor. Her bölgede bu bölge müftülerine bağlı olarak görev yapan imamların sayısı bin üç yüz kadar. Bulgaristan Müslümanlarının en önemli sıkıntısı Müslümanların bilgilendirilmesinde istihdam edilecek eleman bulamamak. Vedat Ahmet’le Bulgaristan, Baş müftülük yardımcılığı ve kendisi hakkında konuştuk.

– İsminiz?

– Vedat Ahmet.

– Vazifeniz?

– Baş müftü yardımcısı.

– Yaşınız?

– 28.

– İşte bu yüzden konuşuyoruz sizinle. Nasıl bir eğitim aldınız?

– Sofya Yüksek İslam Enstitüsü mezunuyum. Aynı zamanda da şumlu Üniversitesi`nde Türk Edebiyatı ve Kültürü Bölümü`nde yüksek lisans yapıyorum. Tez aşamasındayım.

– Mezuniyetiniz neresi?

– Şumlu İmam Hatip Lisesi.

– Doğum yeriniz?

– Şumlu kasabasının Kurtköyü`nden.

– Pehlivanlar diyarından yani?

– Evet.

– Hâla pehlivanlar var mı orada?

– Özellikle Deliorman`da pehlivanlık ekolü hala canlı, Bulgaristan`da en iyi pehlivanlar oradan çıkıyor.

– Yağlı mı yapılıyor bizim Kırkpınar’daki gibi?

– Yağlı pek yapılmıyor, nadiren. Sünnet düğünlerinde olabiliyor.

– Niye çıkıyor oralardan pehlivan? Farklı bir şey mi yediriyorlar acaba?

– Toprağından, suyundan olsa gerek. Koca Yusuf`tan beri süregelen bir de gelenek var.

– Sizde var pehlivan yapısı.

Yok bende, maalesef...

– Kırkpınar’a katılan Bulgar güreşçi var mı?

– Şu anda pek bilemiyorum. Tek tük gidenler vardır. Seyretmeye gidiliyor.

– Genelde ormanlık mı yerleriniz?

– Şu anda baktığımızda pek ormanlık değil. Ama başka yerlere kıyasladık mı, örneğin Türkiye`ye göre ormanlık. Asıl Deliorman`nın ismi Osmanlı döneminde Divane Ormanı imiş. 1945’den sonra Bulgar Komünist Partisi döneminde tarla ihtiyacını karşılamak için büyük ormanlar kesilmiş.

– Baş müftülükteki vazifeniz nedir?

– Eğitim, kültür, basın ve dini hizmetler.

– 28 yaşında baş müftülük yardımcılığı yapmak nasıl bir şey? Bu ne genç yaş denmiyor mu?

– Aslında yaş olarak o kadar genç olduğuma inanmıyorlar. Kalıptan kurtarıyoruz ama. Sakalla, otoriteyle, göbekle işi idare ediyoruz. (Gülüyor). Ben aynı zamanda Bulgar Milli Radyosu`nda bir program yapıyorum. Türkçe olarak. Gittiğimiz yerlerde halka Vedat hoca gelecek dedikleri zaman beni görmeye gelenler şok oluyorlar. Çünkü onlar 50 yaşlarında bir adam bekliyorlar.

– Radyo programı müftülük dairesi içinde mi yapılıyor?

– Müftülük haricinde bir iş. Bir ramazan programı olarak başladı ve 1,5 senedir devam ediyor. Bulgar Milli Radyosunda haftada bir defa Cuma günleri canlı yayın oluyor. Takribi bir saat sürüyor.

– Televizyonda var mı program?

– Yok. Milli televizyonda 10 dakikalık dini bir yayın var sadece.

– Türklerin kendine ait televizyonu veya radyosu var mı?

– Yok.

– Peki müftülükte Türk cemaatine yönelik çalışmalarınız neler?

– Burada üç tane İmam Hatip Lisesi, bir tane de Yüksek İslam Enstitüsü var. Bununla birlikte yatılı kurslar var, biz bunlara imam kursları diyoruz. Yaklaşık 8 tane var. Bunlar baş müftülüğümüze bağlı. Biz bunları takip ediyoruz.

– Buradakileri ifade etmek için Türk cemaati ifadesi doğru bir ifade midir?

– Müslüman cemaati diyoruz burada. Karışık olduğu için böyle deniyor.

– Kaç öğrenci var buralarda?

– Üç İmam Hatip Lisesi`nde okuyan öğrenci sayısı toplam 400 civarında. Yüksek İslam Enstitüsü`nde 100 civarında, diğer kurslarda ise toplam 150 civarında.

– Sizin işiniz daha çok eğitim müfredatları ile mi ilgili?

– Biz bir taraftan öğrencilerin maddi imkanlarını karşılamaya veya bunları karşılayacak olanlara aracılık etmeye çalışıyoruz, diğer taraftan da din dersi müfredatının ve meslek dersi müfredatını ayarlıyoruz; bu tamamen bize bağlı. Aynı zamanda da bakanlık ve okullar arasında da aracılık yapıyoruz. Diğer okullar ise tamamen bize bağlı. Onların da müfredatları hazırlanıyor, takip ediliyor, kontrol ediliyor.

– Müftüler seçimle mi geliyor?

– Evet. Bizde geçen seneye kadar üç yılda bir seçim oluyordu. şu andaki tüzüğe göre dört yılda bir seçimle geliyor.

– Baş müftü de olursunuz inşallah...

– (Gülümsüyor) Pek o kadar meraklı değilim.

– Nasıl bir kariyer hedefi var uzun vadede?

– Ümitle bakıyoruz geleceğe. Aslında pek idari işlerle uğraşmak istemiyordum, biraz istemeyerek girdim bu işe. Benim asıl işim, baş müftülükte, “Müslümanlar” gazetesinin editörüydüm. şu anda dergiye çevrildi. Daha sonra eğitim sorumlusu olarak görev yaptım. Aynı zamanda da dergicilik yaptım. “Kalem” dergisini çıkarıyorduk. Benim meylim daha çok ilme ve araştırmaya.

– O zaman doktoraya devam edeceksiniz değil mi?

– Evet öyle bir niyetim var. Şu anda daha tam belirleyemedim. Müftülük işine girdiğimiz için geri planda kaldı biraz. Türk İslam Edebiyatı ya da ona yakın bir alan olabilir.

– Gençlere yönelik nasıl faaliyetler yapıyorsunuz?

– Öncelikle okullarımızda haftada bir saat din dersi verme imkanımız var. Kadro yetersiz ve seçmeli ders olduğu için yeterince teşvik edilemiyor gençler. Ama böyle bir çalışma var.

– Yani hocasını bulacaksınız ve öğrenciler de seçecekler, böylece haftada bir saat ders vereceksiniz?

– Evet, o şekilde. Kadro açısından sıkıntı çekiyoruz. Bunun dışında gençlere yönelik yaz kampları düzenliyoruz. Seminerler ve Türkiye gezileri yapıyoruz. Vakıflarla birlikte çalışarak.

– Bu yaz neler yapacaksınız?

– Yaz kuran kursları var planımızda. 300 yerleşik kuran kursu yapılacak bu seneki planlarımıza göre. Türkiye`ye gezi vs sebeplerle öğrenci götürüyoruz. Kitaplar yayınlamaya çalışıyoruz. Mesela Türkçe’den bir roman Bulgarca’ya çevrildi.

– Hangisi?

Halit Ertuğrul`un Düzceli Mehmet adlı eseri.

– Bir Bulgar gencinin, Müslüman olsun, Bulgar olsun, gündeminde ne vardır?

Zannediyorum, yurt dışına nasıl çıkabilirim diye düşünüyordur. Serbest dolaşım hakkı olmasına rağmen pek imkanları olmuyor gençlerin.

– Neden gitmek istiyorlar peki?

Bulgaristan’daki geçim şartlarından dolayı. Çünkü sıkıntılı bir durum var. Hem meselenin şu yönü var, bir kimse gider yurt dışında iki ay çalışır ve aldığı parayı Bulgaristan’da ancak bir senede alabilir. Onun için herkes yurt dışına çıkmaya çalışıyor. Özellikle de birçok gencin gündeminde bu var.

– Buna Müslüman gençler de dahil mi?

– Evet genel durum bu.

– Peki müftülük olarak bunu gündeme aldığınız oluyor mu? Gençlerimiz dışarı gitmesin diye çalışmalar yapıyor musunuz?

– Tabii. Özellikle bizim okullarımızdan mezun olan arkadaşlarımızı tutabilmek için bir takım çalışmalar yapıyoruz, ama kısıtlı kalıyor olabiliriz. Yapabildiğimiz ancak tavsiye seviyesinde kalıyor. Burada da halkımızın hizmete ihtiyacı var, halk yıllardır sizi okuttu. Bir iki sene de siz halkı okutun türünden tavsiyelerimiz oluyor fakat yine de herkes kendi hesabını yapıyor. Ama Bulgaristan’da kalıp da sırf Allah rızası için hizmet eden birçok arkadaşımız da var.

– Gördüğüm kadarıyla Amerikan kültürünün etkisi buralara hızlı sirayet etmiş. Hatta diyorlar ki insanların giyinişi bile değişti. Buna yönelik bir çalışmanız var mı?

– Bulgaristan`ın diğer Avrupa ülkelerinden pek fazla bir farkı yok. Yani burada herkeste popüler kültür hâkim durumda.

– Teşekkür ederiz.

– Ben teşekkür ederim.


GENÇ'ın Yazısı.