Okuyucudan köşemizdeki Gana’dan gelen mesajı atlamayın: “Yapacaklarınızı merakla bekliyorum” diyor Nasır. Gana’da bile böyle bir merak uyandırmanın yüklediği sorumluluğun büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz? Ya heyecanın? Ama biz işin orasında değiliz. Bizim derdimiz yapıyor olduklarımızı doğru yapabilmek. Daha da önemlisi var aslında: Doğru olanları yapabilmek. Ânımızın hakkını verebilirsek, anılacak işler yapmanın yoluna girmişiz demektir. Ânımızı kazanabilirsek, yarınımızla ilgili ümitlerimiz artacak. Koşuyorsak, gayret gösteriyorsak, heyecanlıysak, emin olun bu yapacaklarımızın aşkından. Yolumuzun sonu yok. Yapacaklarımızın da… Ama bu, şu an yapıp etmekte olduklarımızın doğru olmasına bağlı; bunun farkındayız. O yüzden adam olma derdimizin devası, vaktimizin sahibi olabilmekte. Kendimize ait vaktin sahibi olduğumuz gün, vakitlerin sahipliği de bahşedilecek. Yaratanın koyduğu kural bu. Zamanına sahip olana, sahib-üz zaman hilati giydirilecek. Hep öyle olmuş çünkü.

***

Bıkkınlığın, yılgınlığın ve aman sendeciliğin ortak psikoloji olduğu bir ortamda dertlenmenin, fedakârlığın ve gayretin bayraktarlığını yapmak kolay değil. Ama dördüncü sayımızı çıkarttığımız şu güne kadar gördüğümüz ilgi mesajımızın ulaştığını gösteriyor. Fark oluşturmanın fark edilmeyi getireceğine ilişkin şaşmaz kuralın keyfini yaşıyoruz; şükürler olsun. Fark oluşturmaya devam etmemiz lazım. Bugüne kadar ağyar ile aramızda açılmış farkın kapatılması için bu şart. Fark edilecek işlere talip olmak da yetmiyor; fark edilecek bir gayreti kuşanmamız gerekiyor. Bu ise hâlihazırda yapıyor olduklarımıza yönelik bir sorgulamayı zorunlu kılıyor. Sorularımız belli: Ben kimim ve hangi zamanda, nerede, neyi, niye yapıyorum? Bir kimlik, zaman, mekân, fiil ve niyet bilinci geliştirmek için… Bu konu en hayati meselemiz. Bu kadarla kalmayacak, düşünmeye devam edeceğiz.

***

GENÇ gezilerine devam ediyoruz. Ordu, Samsun, Fatsa, Bursa ve Gebze’de GENÇ’lerle buluştuk. Sadece buluşmaların bile ne bereketli olduğunu gördükçe heyecanımız artıyor. Bir derdi paylaşmanın, dert için yollara düşmenin getirisini hesaba zaten imkân yok. O yüzden hesap yapmıyoruz artık. Tek hesabımız var, o da kendimize ait: Acaba üzerimize düşeni yerine getirme hususunda gayretimiz yeterli mi?

***

Üniversiteli arkadaşlarla daha farklı buluşmalar gerçekleştirmeye başladık. Harran Üniversitesi öğrencilerinin düzenlediği bir etkinliğe destek verdik. Bu tür destek faaliyetlerimiz devam edecek. Bu yüzden, öğrenci kulüplerinin ve gayretli öğrenci arkadaşlarımızın kampüslerinde yapacakları faaliyetlerden haberimiz olursa iyi olur. Kampüslerdeki haberleri de bekliyoruz. “Kampüsten Ne Haber” köşemizi gelecek aydan itibaren yayınlamaya başlayacağız.

***

TV dizileri, MSN çılgınlığı ve şimdi de Hip-Hop… Genç gündemler bunlar. Bu tür gündemlerimiz devam edecek. Biz, herşeyin ama herşeyin belli bir edep ve üslup çerçevesinde konuşulabileceğini ve tartışılabileceğini düşünüyoruz. Bazen sadece konuşmanın bile birçok derde deva olduğunu, sadece gündeme getirmenin bile güzelliklere vesile olabileceğini biliyoruz. Tersi de doğru ama eğer siz sözünüzü, yarın herşeyin hesabını soracak olana arz edeceğinizi bilerek söylüyorsanız, orası hep güzelliğe vesile olacaktır. O’nun içinse başka ne olur ki zaten?

Bayramınızı tebrik ediyor, yeni senenin hepimiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyoruz.

Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olun.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.