Yusuf İslam: Telvinde Temkin
Yusuf İslam “An Other Cup” isimli albümü ile 28 yıllık bir ayrılıktan sonra müzik dünyasında Cat Stevens olarak bıraktığı yere tekrar dönmüş gözüküyor. Batı medyası bunu dini olmayan müziğe dönüş olarak algılasa da kendisine göre bu bir dönüş değil, bıraktığı yerden devam ediş.
Yusuf İslam ya da artık kullanılmasını istediği şekliyle Yusuf 58 yaşında. İslami çalışmalarına eskisi gibi devam ediyor. Ancak İslam’ı seçtiği 1978 yılından beri İslam’ın farklı yorumları arasında değişen tercihleri oldu. Selefi/Vahhabi anlayışı ile başladığı İslam yolculuğunda bugün daha hoşgörülü, daha uzlaşmacı bir yerde duruyor. Müziği tu kaka edilecek bir şey değil, insanlara mesaj ulaştırabileceği bir mecra olarak görüyor. Nitekim “Das Magazin”e verdiği röportajda insanda iyiliği ilham ettiren şeyin iyi, kötülüğe götüren şeyin de kötü olduğunu söylüyor ki İmam Gazali’nin musiki ile ilgili görüşü de böyle.
“İnsanlar hayatlarındaki değişikliklerle yüzleşmeye sürekli hazır olmalılar. Eğer biz kendimizi değiştirmezsek, hayat bizi değiştiriyor” diyen Yusuf İslam’ın bugün geldiği noktayı nasıl değerlendirmeliyiz? Arayışının devam etmesi kötü bir şey mi? Değil elbette. Dinimiz sadece insanın salim aklı ve vicdanı ile arayıp bulacağı en mükemmel yer değil; aynı zamanda insanlığını geliştirebileceği, mükemmellik ve olgunluğa erişebileceği de yegane yer. Burada, halden hale, renkten renge girer, değiştikçe değişirsiniz, hatta bu değişim sizin ayrılmaz bir parçanız olur, ama hep İslam kalırsınız. Ehl-i tasavvuf buna telvinde temkin adını vermiş. Yusuf İslam’ın İslam dairesi içerisindeki arayış çabaları da buna benziyor. Niyet samimi olunca arayışları tarif etmek kolay; bunlar kemale yolculuk olarak nitelendirilebilecek gayretlerden başka bir şey değil. Ancak bir nokta var ki bunu sormadan geçmemek lazım: Acaba Yusuf İslam, ihtida sonrası serüvenine farklı bir noktadan başlasaydı bugün daha “kamil” bir yerde olmaz mıydı? Mesela en önce rahmet boyutu önde, tasavvufi bir yorumla buluşmuş olsaydı İslam dairesi içerisinde yaşadığı kırılmaları yine yaşar mıydı? Bunu düşünmek lazım. Şu gerçekle birlikte: Yusuf İslam gibi “rol model”lerinin dönüp arkalarına baktıkları “Şunları yapmamalıymışım” demeleri çok hoş değil.
İsviçre dergisi “Das Magazin”, Yusuf İslam’ın bir Hıristiyan mistiği olan Meister Eckhart’tan yaptığı alıntıyı röportajın başlığı yapmış: “Olmak için, ne olduğunu terk etmek zorundasın.” Radikal bir değişim ve dönüşümden “makul ve tabii” bir hayata doğru değişen Yusuf İslam’a birilerinin seyr-ü süluktan, telvinden, temkinden, makamdan, hallerden bahsetmesinin zamanı geldi herhalde.
PORTRE: Yusuf İslam
Asıl adı Steven Demetri Georgiou olan Yusuf İslam İsveçli bir anne ile Kıbrıs Rum kesiminden bir babanın oğlu olarak İngiltere’de dünyaya geldi. 1970’den itibaren tanınmaya başladı. Kadife sesi ile insanın anlam arayışı ve sevgi ihtiyacını işleyen şarkılar söyledi; albümleri o tarihten bu yana 50 milyondan fazla sattı. 1978’de Kur’an-ı Kerim okuyarak Müslüman oldu. Hayatını tamamıyla değiştirdi. Müzik aletlerinin tümünü satarak kendini İslami hizmetlere adadı. Bir ara Salman Rushdie’ye yönelik fetvaya destek verdiği iddiası ile medyatik linçe tabi tutuldu. Sonraları Kosova, Bosna ve Irak’a yönelik BM yardım projelerinde yer aldı. 2003’de “Dünya Sosyal Ödülü” aldı.
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.