Nazmi Ekinci

Gazetelerde, dergilerde ve çeşitli internet sitelerinde yayınlanan çok satan kitaplar listelerine baktığımızda, ilk dikkat çeken şey, üst sıralara tırmanan kitaplardaki şu ortak özellik: “Çokça reklâmının yapılıyor olması”.

Artık süpermarket raflarına kadar düşen kitapların satışı için reklâmın kullanılması elbette kötü değil. Ama yayıncılığın daha çok ‘daha fazla kazanmak derdindeki esnaf’ mantığıyla yürütüldüğü günümüzde, yayıncılar, çok satabilecek, halkın genel olarak ilgisini çekebilecek, bol getirisi olan kitapları öne çıkarmayı tercih ediyorlar. Öyle olunca da, macera, komplo, gerilim, milli heyecanları gıdıklayan, toplumun genel kabullerini sorgulayan kitapların reklâmları kaplıyor her tarafı, listelerin üst sıralarına onlar çıkıyor.

Kültürün pek de ‘para’ etmediği ülkemizde, yayıncılar, ‘çorba’larını kaynatabilmek için, ciddi ve kalıcı kitaplar yerine, günü kurtaracak kitapları tercih ederek tencerelerinin altını beslemeleri anlaşılır bir şey. Ama bu mantık geçerli olmaya devam ettikçe, beylik serzenişlerde bulunma hakkı da ortadan kalkıyor: “Gençler hep oyun peşinde kardeşim! Düşünce kalmadı, fikir kalmadı” vs…

Elbette bir kitabın çok satması, onun kötü olduğu anlamına gelmez. Nice kaliteli eserler var ki, çok satıyor, kıymetini de yitirmiyor. Fakat böyle eserlerin de, hiç anlamayacak insanların elinde ucuz övünme malzemesi haline gelme tehlikesi var: “Okuyorum abi bunu, kültürlüyüm ben!” havaları hani…

Velhasıl, çok satan kitaplar yazmak, satmak, yayınlamak güzel bir hadise. Her yazar, yazdıklarının kapışılmasını ister. Her yayınevi, yayınladıklarıyla gündem oluşturma derdindedir. Belki bu durumda, yayınlanan kitaplarda epeydir unutulan bir vasfı hatırlatmak da bizim işimiz olsun: “Kalıcılık.”


GENÇ'ın Yazısı.