Ellerindeki çabukluğa hayret edebilirsiniz örgü örenlerin. İpi nasıl da şişe dolar hemencecik ve ilmekler ne kadar da hızla birbirine bağlanır. Örgü aslında, hayatı kolaylaştıran bir iştir. Çünkü bazı örgüler de hayatı anlamayı kolaylaştırır. Değil mi ki bizim medeniyetimiz kilim dokur, kilim okur. Örgü de öyledir hünerli ellerde. Örülür de okunur da. Bir deseni örgünüze koymaya başladığınızda farkedersiniz. İlk sırada renklerin yan yana duruşu hiçbir şey ifade etmez. İkici sıra, derken üç, dört, beş... Desen bitip de onu biraz uzaktan görene kadar renkler size karma karışık gelecektir. Hayatta da gün gün ördüğümüz olaylar bazen bitip tükenene kadar anlamsız gelir bize. Karşımıza almadan ne anlattığını okuyamayız.

Şimdilerde rastladığımız haberler New York sokaklarındaki “örgü kafe”lerin artışını haber veriyor. Evin işi bitip de komşuya çay içmeye gidildiğinde, herkesin çantasından bir dantel, örgü çıkardığı buluşmalar gibi bu insanlar da kafelerde hep birlikte örgü örüyorlarmış. Bilmeyenler öğreniyor, insanlar birbirleriyle yeni örnekleri paylaşıyormuş. Örgü ve diğer el işleri aslında hem insanı boş durmaktan hem de kötü düşünmekten alıkoyar. Hem de bir işe yararsınız, ortaya bir ürün çıkar. Dileğimiz bütün Amerika örgü örsün erkeğiyle ve kadınıyla (zaten örgü kafelerin müdavimleri sadece hanımlar değilmiş). Başımıza çorap örmesinler de ne örerlerse örsünler.

Kış geldi geliyor. Siz de bir şeyler öreyim derseniz işte size kendiniz ve sevdikleriniz için birkaç alternatif: Kaşkol, eldiven, oyuncak örebilirsiniz. Vaktim var, elim hızlı diyorsanız kazak bile olabilir. Örgüden değişik şekillerde motifler örerek eşyalarınızı süsleyebilirsiniz. Çanta örebilirsiniz. Artan iplerden kareler örüp birleştirerek gelecek soğuk günler için battaniye hazırlayabilirsiniz. Hatta ve hatta biyoloji ödevinizi sunarken kullanmak ya da zeki kardeşinize hediye etmek için DNA bile örebilirsiniz.


Rabia Gülcan Kardaş'ın Yazısı.