Ortadoğu’daki otoriter rejimleri ikiye ayırmak mümkün. Biri zengin diğeri fakir otoriter rejimler. Ortak pek çok yönleri olsa da her birinin onlarca yıl yönetimlerini sürdürmelerinin formülü farklıdır. Mısır gibi ekonomisini ABD’ye dayayan rejimler, tüm  antidemokratik uygulamalarını, demir yumruk politikalarını Batı nezdinde meşrulaştırmak için “biz gidersek İslamcılar gelir” tehdidine dayandırırlar. “Aman çıkarlarımız zarar görmesin de” düşüncesinde olan Batı’nın desteğiyle de yıllar boyu iktidar kalmayı başarırlar.

Zengin otoriter rejimler ise içerdeki sükûneti daha duygusal metotlarla halleder. Her türlü özgürlükleri karşılığında vatandaşlarını paraya boğarlar. Zaten yok pahasındaki yakıt giderlerinin yarısını karşıla, çimentodan ekmeğe neredeyse her şeyi sübvanse ederler. Polis gücünün yanında karınlarını da doyurdu mu mesele biter...

Tunus’taki gelişmelerin ardından Kuveyt yönetiminin 1 milyon vatandaşına bağımsızlığının 50. yıl dönümünü gerekçe göstererek 3559 dolar ve ücretsiz yiyecek kuponu verme kararı almasını acaba neye yormalı…


Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.