Üsküdar’da bir parka, çocuğunu korumak için siper olurken İsrail tarafından hunharca şehit edilen Muhammed Durra’nın adı  verilmiş. Ne güzel bir uygulama… Vicdan eğitimi böyle bir şey işte. Ama bir gazete “vay efendim, nasıl olur” yollu anlamsız bir tepkiyle  ayağa kalktı. Bu anlamsız tepki aslında medyanın bir kısmında yer alan kafa karışıklığının tipik bir göstergesi. Mavi Marmara  hadisesi bu kafa karışıklığını afişe etti. Daha doğru bir ifadeyle Mavi Marmara kimin kim olduğunu ortaya çıkarttı.

Mesela bir yazar  Mavi Marmara’nın geldiği günün ertesinde “trafik sıkıştığı için bir an beni o gemiyi karşılamaya gelen “güruh”un arasında zannetmiş  olabilirsiniz. Vallahi de billahi de orada tesadüfen bulunuyordum. Gemi karşılama ile ilgili en ufak bir ilgim yoktur” mealli bir yazı kaleme aldı. Bu şahsın, zaten istese de içlerinde yer alamayacağı o insanları “güruh” diye nitelemesi başlı başına bir fiyasko değil  mi? Medyada özellikle İsrail konusunda fiyasko yazılara imza atabilecek mebzul miktarda tip var ama Allah’tan kamuoyunun  duyarlılığı yüksek de fazla seslerini çıkaramıyorlar. Bu arada o yazıyı yazan arkadaşın geçenlerde köşesinde şöyle bir not vardı:  “Yazarımız acil durum nedeniyle veterinere gittiği için bugünkü yazısını yazamamıştır.” Yorum yapmayalım, terbiyemiz elvermez.


Mehmet Köprülü'ın Yazısı.