Mehmet Emin Kul

8 Mart sabahı erken saatler Mecidiyeköy otobüs duraklarının önü. Bir grup kız ve kadın ellerinde pankartlar, bayraklar Çağlayan Meydanı’na doğru ilerlemektedir. Şaşkın bakışlarla onları izleyen duraktaki yaşlıca bir kadın dayanamaz kızlara seslenir:

- Hayrola kızım nereye bu saatte?

İçlerinden biri cevap verir:

- Kadınlar günü mitingine gidiyoruz teyze

Kadının hayreti daha da artmıştır

- Bu kadar kalabalık kabul günü mü olur?

- Kızlardan biri” ah benim cahil halkım” diye iç geçirerek cevaplar:

- Kabul günü değil teyze dünya kadınlar gününü kutluyoruz

Kadın bir daha sorar:

- Niye ki kızım?

- Niye olur mu teyze kadın hakları, özgürlük, ilericilik, çağdaşlık ezilen emekçi kadınlar için.

Yorgun gözleri bir anda ışıldayan kadın heyecanla atılır:

- Haksızlığa zulme uğrayan kadınlar kızlar için mi evladım?

Genç kız kendinden emin konuşur:

- Aynen öyle teyze

Kadın topluluğa bakarak minnetle haykırır:

- Allah sizden razı olsun, otuz senedir temizliğe gündeliğe giderek okutup yetiştirmeğe uğraştığım iki yetim kızım var, başlarını açmadılar diye birini tıbbın altıncı sınıfından attılar, diğeri lise birincisiydi ama sınava bile sokmadılar, onların hakkını da soracaksınız değil mi?

Grup suspus olmuş, kadının yüzüne boş gözlerle bakarken, ötelerden öndeki gurupların sloganları duyulmaktadır:

- Susma sustukça sıra sana gelecek!


GENÇ'ın Yazısı.