Ali Görkem Userin

Bugünün şah sanatıdır sinema. Futbol ve siyaset gibi ucuzlukları saymazsak, kitleleri onun kadar etkileyen, ilgilendiren başka bir sanat dalı olduğunu sanmıyorum. Peki nedir sinemayı bu denli çekici kılan? Tüm sanatlardan (sözlü, sesli ve görsel) bir parçayı içinde barındırması olabilir bu sorunun yanıtı. Bu nedenle, melez bir sanattır sinema. Ve bu melez sanat, günümüzün değerbilmezliğiyle baş köşede yerini almıştır. Bir görsel sanat olarak, kuracak cümlesi, söyleyecek bir sözü olmayan sinema sonsuza kadar edebiyata ve kitaplara muhtaçtır. Hem sonra, okuduğumuz, beğendiğimiz hangi romanın filmi, zihnimizde canlandırdığımız zenginlikle filmleşmiştir? Ya da mümkün müdür okuduğumuz, zihnimizde canlandırdığımız, hayâl dünyamızdan birçok şey katarak geliştirdiğimiz bir kitabın, görüntünün sığ imkanlarıyla ifadesi? Öte yandan, okur bir kitabı okurken aktiftir, metni anlamlandırır, yorumlar, farklı bakış açıları geliştirir. Oysa sinema kendi bakış açısını dayatır çoğunlukla. İzleyici pasif bir konumdadır film karşısında. Çünkü kameranın açıları da bellidir, ışığın kullanımı da, karakterlerin hali de. Hem sinemayı hem de edebiyatı ve kitapları seven biri olarak kurmaktan memnuniyet duyduğum bir cümledir şu: Biz bu filmi okumuştuk!


GENÇ'ın Yazısı.