Ölümümü Çek Ödül Olsun
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından verilen yılın basın fotoğrafları ödülleri kimlere gidecek belli oldu. Yılın en iyi fotoğrafları, son 50 yıla damgasını vuran fotoğraflar gibi başlıklarla sunulan, seçilmiş böyle fotoğraflar, tarihi de okumamıza fırsat tanıyor. Geçip giden zamanda bazen farkına varmadığımız ayrıntıları yakalayıveriyor objektifler. Hayatın stop düğmesine basılıyor kağıt üzerinde de olsa. Artık orada hiç değişmeyen yüzü ile başka bir hayat başlıyor. Ne yazık ki bu tür fotoğraflar genelde hep acı içeriyor.
Bu sene yılın haber fotoğrafı ödülünü “mavi emzikli bebek” adlı bir çalışma almış. Fotoğraf Lübnan’da çekilmiş. Boynunda asılı duran mavi emziği ile ölü bir çocuk bedeni. Her ölüm az çok beklediğimiz bir zamanda, tertemiz yıkanarak, bembeyaz kefenlenerek ve dualarla olsun istiyoruz. Aniden oluvermesin, böyle üstü başı perişan, daha bebekken ve masmavi emziği -kül rengi vücuduna inat- boynunda asılı dururken olmasın istiyoruz. Belki de bu yüzden savaşların en çok çocuk vücutlarını vuran resimleri bizi etkiliyor. Ya da bir anne, bir baba ve yanında yine masum bir çocuk.Ölümü ve savaşı hak etmediğini düşündüğümüz bir çocuk.
Varolan her şey fanidir. Neyse ki bu çocuk annesi, babası, ailesi ve hayatı ona değen herkes için kayda geçen bir nimet. Öte tarafta aranıp sorulabilecek. Lütfedildiği kayda geçen, kişiye özel seçilip verilmiş bir nimet. Allah verdi denedi, aldı deniyor diyebilmek ve kalbindeki sükuneti bozmamaya çalışmak muhakkak çok zor. Savaş şartlarında ve sivil iken çok daha zor. Yine de kuldan beklenen bu gibi gözüküyor.
Bir çocuğun ölümü büyük ve sakin bir suyun ortasına düşüyor. Dalga dalga hepimizi imtihan ediyor. Biz bu dalgaya hangi kıyıda yakalanıyoruz? Güzel fotoğraf. Ah canım, yazık olmuş. Annesi nasıl da ağlıyordur şimdi! Birkaç cümle daha ve sonra ekranlardan servis edile dile alıştığımız ölüm haberlerinden birine mi dönüveriyor? Ölüm bize değmedikçe gerçeklik kazanmıyor hayatımızda. Başkalarının savaşı, başkalarının ölümü hep uzaklarda. Pembe diziye geçen kumada düğmesi kadar uzakta. Rahime ablanın yumuşacık poğaça tarifi kadar uzakta. Ayın yirmi ikisindeki düğünde giyeceğimiz kıyafet kadar uzakta ve son indirim kadar.
Hayat tevhid üzere bina edilmedikçe bizi yiyip bitirecek. Her şeyi toplayıp çıkarıp, tebessüme eşitleyen bir Peygamber’in (as) hayatı gibi, hüznü de sevinci de aynı bedende ve birbirine yakın taşımadıkça bizi tüketecek.
Rabia Gülcan Kardaş'ın Yazısı.