Başlıkta Adını Yazmak İstemediğim Ülkeyle İlgili Yazılar Yazmaya Mecbur Olmak
Salome
Bu malum ülkede yaşıyorsan ve son zamanlarda batının şeytani güçleri tarafından tehdit edilme ve buna baş kaldırıyormuş gibi bir duruş’a sahip olma ayrıcalığını gösteriyorsa bu nükleer silah paranoyası(mı yoksa paranoyaklaştırmaya çalışan yine batı mı)nı yaratan devlet, mecbursun onunla ilgili yazmaya, yoksa ne ayrıcalığın var ki binlerce yetenekli türk gencinin arasından seni kabul etsinler yazı yazman için bir A4’ten daha az köşesine. Annen mi yazar, yoksa annen mi editör’ün dostu (pardon baban diyecektim); sanki “Küçük Prenses Sara”dan öğrenilmiş Türkçe gıramer(mi yoksa gramer mi onu bile bilmem, bakmayı gereksiz bulurum önemli olan anlaşmak ve dünya barışı (iki parentez iç içe kullanılır mı onu bile bilmem (aslında bilirim, kullanılır,yani kullanılması gerekir, ilginç olsun diye belirttim kuşkumu), ama söylemek zorundayım ki “dünya barışı”ndan ironiyle sözetmiş olsam da aslında düşünülmeye değer bir konu bu) bilgim çok yeterliymiş gibi. Ama düzeltirmiyeceğim anneme ya da babama, neden mi, sansürdür gıramer(hah!)ime uygulanan düzeltme, açıklamaya gerek yok, anlayan anladı.
Oysa ki her zaman, zaman ve mekandan bağımsız yazmışımdır şiirselliği eksik olan şiirlerimi, onları 4/4 lük ritmi baskın müziğin üstüne okuyarak kapatmışımdır bu açığı. Böyle fiilleri sona almayınca cümleler pek bi romantik oluyor, oysa sevmem bu tip yazıları. Yaani bu tip yazıları sevmem oysa, yok hayır, oysa bu tip yazıları sevmem diyecektim. Tamam oldu. Yazan kişinin uzun kirli saçları ya da uzun temiz tırnakları varmış ve biraz zorlama biraz zoraki başka türlü yapamadığından öyle yazıyormuş gibi gelir. Bana yani. Bana gelir. Bazen televizyondaki saçma sapan programları seyrederken aklıma ilginç bir yorum gelir, onu yazacak bir yerim olsa da paylaşsam, derim, evde beni sürekli hor gören “öfkeli genç, daha 16 yaşındaki” kız kardeşimle paylaşacak değilim heralde. Ama burada da paylaşamam çünkü televizyon seyreden propaganda mağduru beyni yıkanmış bağımsızlıktan uzak genç profili vermek istemem. Ama akşam eve yorgun gelince, televizyonun karşısındaki en rahat uzun koltuğu kapıp tembel tembel gülümsemenin zevki bana cazip geliyor, kitap okuamaktan bile daha çok, değilim entellektüel falan, basit zevklere yenileceğim heralde bu düzenli çalışma hayatından dolayı. Yine öyle cümle kurdum. A4’den daha aza ulaştı yazı, yine kurdum. Alakasız ama ilgi çekici bir resim de ekleyeceğim. Gelecek ay görüşmek üzere. Sanki ben sizi görücekmişim gibi. Kim samimi ki bunu yazarken...
Not: Tüm karşı koymalarıma rağmen, da de ta dad didi dat ta gibi eklerde düzeltmelere maruz kalmış bulunuyorum, o ayrı.
GENÇ'ın Yazısı.