Şadi Evren Şeker

Biliyorum, birilerine küfredenler, taraftar edebiyatıyla yazılanlar gibi, binlerce paylaşım almayacağım.

Ama yine de okuyacak topu topu 10 kişi için yazacağım.

Son 1 yıldır Amerika`da bir siber güvenlik enstitüsünde sosyal medya üzerine araştırma yapıyorum. Hiç insan eli değmemiş bir bitki örtüsü ile bir bahçıvanın hergün çalıştığı, çimlerinin biçildiği, ağaçlarının budandığı bir bahçe arasındaki fark nasıl belli ise, kendiliğinden gelişen ve birilerinin tasarladığı, organize ettiği sosyal medya olayları arasındaki farkı görmek benim için bu kadar basit. İran`dan Fransa`ya, Yemen`den Libya`ya pek çok sosyal medya olayını inceledim. Kesin olarak söyleyebilirim ki bütün meydanlarda toplananlar iyi niyetliydi.

Bugün Yemen ikiye bölünmek üzere, iki petrol kaynağı dolu şehrini Suudi Arabistan`a karşılıksız hibe etti. Bu süreci başlatan ise meydanlardaki eylemlerdi. Evet, Yemen daha demokratik bir ülke artık. Ama demokratik geçiş için daha az bedel ödenmesi de mümkündür. Açıkça söylüyorum, birileri Yemen`in demokratikleşmesini kullanmıştır ve hala kullanmaktadır. Benzeri örnekleri arttırmayacağım.

Kesin olarak yazıyorum, Türkiye 24 saat savaş durumunda bir ülkedir. Ekonomik, kültürel, sosyal ve hatta hemen her gün silahlı çatışma tehdidi altındadır. Bu alanlarda mücadele verilen ülkelerin tamamının gizli servisleri ve yandaşlarının bu sosyal medya hareketinde etkisi olmuştur. Hatta bir kısmının meydanlarda bile olduğunu söyleyebilirim.

Sosyal medyada iyi niyetle paylaşım yapan ve birşeyler yazanlara da seslenmek istiyorum.

En büyük hatalar iyi niyetle yapılır.

Bütün intihar bombacıları iyi niyetlidir.

Bütün savaşan taraflar iyi niyetlidir. (Herkes ülkesini savunmak için öldürür) Bütün teröristlerin iyi bir niyeti vardır. Bütün hırsızlar kendini Robin Hood sanar.

İyi niyetin aptallıkla buluşması kadar büyük tehlike yoktur. Bu paylaşımlarda bulunanlar bu olayların, Arap Baharı, Turuncu Devrim,  Kestane Devrimi ve pek çok diğer sosyal medya güdümlü olaydan bağımsız olduğunu gerçekten düşünüyor mu?

Mesela somut iki örnek vereceğim. Polis müdahalelerine körü körüne karşı çıkan kaç kişi 2911 numaralı Toplantı, Gösteri ve Yürüyüşler Kanunu`nu hayatında bir kere okudu? Polis haklıdır veya haksızdır demiyorum, sadece kaç kişi okuyarak, araştırarak birşeylere taraf oluyor diyorum? Birileri birşeyler yazıyor diye "paylaş" butonuna kolayca basanlar on saniye ayırıp bir kere araştırdı mı işin iç yüzünü?

Daha dün Başbakan`a Oscar vermeye kadar götürenler, yalan haber üzerine yaptıkları bu hareketten dolayı "özür" dilediler mi? Oysaki niyetleri yanlış tutumundan dolayı Başbakana özür diletmekti. Kendileri yapmadıkları birşeyi mi istiyorlar?

Yoksa olay, ağaç olayı olmadığı gibi, Başbakan`a özür diletmek değil de başka bir şey mi?

Evet başka bir şey(ler).

"İsrail`e tarihi boyunca ilk ve tek özür dileten başbakanın özür dileme sırası geldi!" diye yazan Yahudi basınını okumadıkları için, kafalarını kuma gömer gibi sosyal medyada akan haberlere gömüp hepsini doğru sandıkları için, olayların önünü arkasını düşünmeden bir şeyler paylaştıkları için hepimizin korkması gerekir.

Evet hepsi iyi niyetliler. İşte tam da bu yüzden korkuyorum. Çünkü en büyük hatalar iyi niyetle yapılır.


GENÇ'ın Yazısı.