M. Sait Aktaş / Genç Haber Merkezi

“Yazar ve hocayım. Başlıca işim düşünmek ve düşündüklerimi cemiyete sunmaktır.” şeklinde kendini tanıtan Cemil Meriç geride bıraktığımız yüzyılda yazdıklarıyla, fikirleriyle, incelemeleriyle büyük yankı uyandırmış bir düşünür idi. 1916 yılında Hatay Reyhanlı’da doğan Meriç, 13 Haziran 1987 tarihinde İstanbul’da vefat etmişti.

Bugün başka bir 13 Haziran`dayız. Hesaplamalarımıza göre Cemil Meriç ebedî âleme göçüşünün üzerinden tamı tamına 26 yıl geride kalmış oluyor. Cemil Meriç gençlik yıllarından değişik dünya görüşleriyle tanışmış ve o fikirlerin ızdırâbını o yaşlardan itibâren yaşamaya başlamıştı. Memleketi Hatay o zamanlar Türkiye topraklarına katılmamıştı. O sıralar 20-25 yaşlarında olan genç Meriç, çeşitli faaliyetlerinden dolayı cezaevi hayatıyla tanıştı. Bu olayla birlikte ilk kez düşünmenin çilesi ile tanışır. Bu çile ölümüne kadar yoğun bir şekilde sürer. Ama Cemil Meriç bu çileyi göğüslemekten hiçbir zaman vazgeçmez.

O ülkesinde değişik ideolojileri oldukça sağlam bir şekilde tahlil etmiş ve ideolojilerin âdeta her şey mânâsına geldiği dönemlerde tüm ideolojilerin ötesinde özel bir düşünce dünyası kurmuştu. Tarih öncesi devirlerdeki mitlerin bugün ideolojiler olarak yaşadığını belirtir. Bu ve ötürü sebeplerden dolayı hiçbir ideoloji tarafından tam olarak benimsenmedi.

Cemil Meriç’in ilk yazısı “Balzac” hakkında bir incelemedir. Üniversite öğrenimi sırasında hocalarının birikimi kendinden aşağı olmasına binâen kendini kitaplara verir. Fransızcadan yaptığı tercümelerle de kendi hayatını kazanır. Fransızcaya ana dili gibi hâkim olan Meriç İngilizceyi anlatabilmekte ve Arapçayı da kendi ifâdesiyle sökebilmektedir. Cemil Meriç kırk yaşında iken gözlerindeki miyopun artması sonucu gözlerini kaybeder ancak yoğun çalışma temposunu seyreltmeden sürdürür. Akademik hayatı içerisinde İstanbul Üniversitesinde yabancı diller okulunda okutman ve Sosyoloji derslerinde öğretim elemanı olarak görev yapar.

Hisar, Türk Edebiyatı, Pınar, Yeni Devir, Yeni İnsan, Doğuş dergilerinde yazılarını yayınlar. 1984 yılında emekli olur bundan üç sene sonra yaşama vedâ eder. Bugün vefatının 26. senesindeyiz. Buna binâen Cemil Meriç hakkında bu yazı kaleme alındı. Cemil Meriç’in günümüzde ne kadar anlaşılabildiği ise tam cevabını bulabilmiş midir? Tartışmaya açık bir konudur.

Bugün hayatta olsaydı onun günümüzde yaşanan gelişmeleri nasıl yorumlayacağını merak ederdim. Yıllar evvel öne sürdüğü fikirler günümüz dünyasında anlamlarını yavaş yavaş buluyor muydu acaba? Doğu ve Batı kültürünün karşılaştırıldığında ufukta nasıl gelişmeler yaşanabilir? Cemil Meriç’in bu hususlar hakkında getirdiği yorumlar birçok probleme de cevap olabilirdi. Dücane Cündioğlu son yıllarda Cemil Meriç ile ilgili birçok çalışmaya imza attı. Halil Açıkgöz ise onun sohbetlerini kitaplaştırdı. Bu eserlerle onun hakkında daha geniş mâlûmâta sâhip olunabilir.

Bu münâsebetle Cemil Meriç’i rahmet ve şükranla anıyoruz...


GENÇ'ın Yazısı.