Emeviyye Camii’nin toprağındaki her zerre maziden bir hikâye anlatır, her rüzgâr esintisinde bir destan saklıdır.

Şam’a ne yönden gelirseniz gelin Emeviyye Camii sizi karşılar. Şehrin sembolüdür. Abdülhamit Han’ın yaptırdığı Hamidiye çarşısından rengarenk hareketli nostaljik bir tünelden geçerken Roma kalıntılarıyla karşılaşır, kendinizi zaman tünelinde hissedersiniz. Camiye girince tüm çarşının uğultusu yerini ruhani huzura bırakır.

Emeviyye Camii, İslam mimarisinin bugüne kadar ayakta kalan en eski örneklerindendir. Mimari özellikleri, süslemelerindeki zarafet, sahip olduğu manevi değerlerle birleşerek İslam âleminde önemli bir yer alırken M.Ö. 1. Yüzyıla ait bir Roma mabedinin ve Hz. Yahya kilisesinin yerine inşa edilmiş olması; Hz. İsa’nın da dünyaya Emeviyye Cami’nin ak minaresinden ineceği rivayeti bu muhteşem sanat eserini Hıristiyanlar için de önemli kılar.

Halife I.Velid b. Abdülmelik tarafından 709-715 yılları arasında bugünkü büyük caminin inşasına başlanmıştır. İnşasında halifenin isteği üzerine Bizans imparatorunun İstanbul’dan gönderdiği sanatkâr ustalar çalışmıştır.

Caminin üç minaresi vardır. Büyük avlunun ortasında şadırvan yer alır. Tavanları çok özel mozaikler ile kaplı kemerli revaklarla çevrili avluda sekiz sütun üzerinde yükselen hazine kubbesi Beytülmal (kamu) hazinesini saklamak için Abbasiler döneminde yapılmış olup avluya hoş bir esrar katar. Dikdörtgen planlı caminin ibadet mekânında Şafii mihrabı denen ana mihraptan başka üç mihrap daha bulunur. Hanefi, Hanbelî ve Maliki diğer adı ile Sahabe mihrapları bulunmaktadır. Dört mezhebe göre ezanlar gürül gürül semaya yükselir. Her mezhebe göre namazlar kılınır. İşte bu birliktelik ve huzur günümüze kadar ulaşır.

Emeviyye Camii’nin toprağındaki her zerre maziden bir hikâye anlatır, her rüzgâr esintisinde bir destan saklıdır. İmam-ı Gazali’nin 11 yıl Roma burcunda uzlete çekilmesinin, Hz. Osman’ın Suriye’ye gönderdiği Mushaf’a ev sahipliği etmesinin, Hz. Yahya’nın mübarek başının bir sandukada bulunmasının ve Hz. Hüseyin efendimizin Kerbela’da Yezit’in adamları tarafından kesilen başının bu mübarek yere defnedilmesinin tüm sırlarını saklar. Tüm devirlerde görenleri büyülemiş, İbn Battuta’nın yazıları gibi pek çok yazıya ve gönüle izlerini bırakmıştır. Tarih boyunca revakların altında büyük âlimlerce ders halkaları oluşturulmuş; eğitim ve öğretim hayatında mühim rol oynamıştır.


Hande Berra'ın Yazısı.