Yeni sayınızda konuşulduğu üzere online oyunlarına da yer vermişsiniz. Orda ki klansavaslari oyununun bende de hazin bir geçmişi var. Yardımcı olabilirsem ne mutlu bana.

Ben de o oyunu oynuyordum. Gün geçtikçe iyice içine girdim bir yerden sonra ben de vakitlerimi ona ayırdım. Hata bu tür oyunlarda ittifak oluışturuluyor ben de güçlü bir ittifağın içindeydim. İttifak arkadaşlarımın msn adreslerini alıp artık onlarla normal vakitlerimde bile irtibat halindeydim. İlgi büyük olunca oradaki köyümün durumu da beni endişelendirmeye başladı. Artık kompleks bir elektrik devresi beni içine çekmeye başlamıştı. Bi yerden sonra bölgemde güçlü bir oyuncu oldum 3 köye sahip oldum yani bu durum oyunda önemli bir konuma getirdi beni.

Sonra duygusal anlamda da artık köyümün geleceğini düşünmek gibi bir derdim vardı. Selçuk üniversitesi öğrencisiyim 2. sınıftayım derslerime bile o kadar ilgi göstermişliğim yoktur. Artık oyunu bıraksam emeklerim boşa gidecekmiş gözüyle bakıyordum. Kolay değil 7 ay uğraşmıştım o duruma gelebilmek için. Ama durumun emek harcamak değil de zarara doğru gittiğini görünce zararın neresinden dönülürse kâ^rdır deyip oyunu bırakmaya karar verdim en kolayı da bu oldu. Başta zorlanırım diye bakıyordum duruma. Oyunda mesajlaşmanın kuralları vardı. Tehdit etmek, haraç istemek (başka bir köye elindeki malları gönderemezse saldıracağını bildirmek), küfür etmek mesaj içinde yer alırsa ve mesaj gönderilen kişi bu mesajı yöneticiye bildirirse direk ban (banner) yemek muhakkaktı. Bende en akıllı yöntemi uyguladım bana düşman olan benden düşük seviyedeki saldırdığım ir köyün sahibine küfür etmedim tabi ki. Bana mal (odun, demir ve kil) göndermezse saldıracağımı bildiren bir mesaj çektim. Banner olmak garanti olsun die 5-6 köye bu mesajı yolladım ertesi gün baktığımda çok mutlu olmuştum çünkü artık piyasa da benim köy diye bir köy kalmamıştı. Banner yemek en akıllısı çünkü eğer ben köyümü dşrek bırakırsam yakınımdaki güçlü düşmanlar köyümü ele geçirebilirdi. Banner olunca böyle bir durum olmuyordu. Oyunu bırakalı 2 ay oldu. Mutluyum geleceğe daha umutlu bakıyorum :). Çok boş vaktim olduğu için başladığım oyundan diğer işlerimi aksattığım için bıraktım. Şimdi ise harcadığım vakitlere acıyorum. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.

Mustafa DELİCE - Konya

Babam Beni Kıskanıyor

Selamun aleyküm abilerim.15 yaşındayım ve 9.sınıfa gidiyorum.Bu sene sonunda sayısal sözel gibi aln seçimlerim var.İstediğim meslekler sayısalda ama eşit ağırlık derslerinde daha başarılıyım.Yalnız mf derslerini daha çok seviyorum.Bu da benim kafamı karıştırıyor.Ayrıca ethem cebecioğlu hoca antalya ya geldiğinde dünyayı yöneten insanlar sözelden çıkıyor demişti sizce ne yapmalıyım.Veya telefonla görüşebileceğim kimse var mı?Ayrıca bir şey söyliyeyim babam böyle bir dergimiz olduğu için beni kıskanıyor bizim zamanımızda böyle dergiler yoktu diyor.Onun için 20 genci genç`leştirdi.Antalya cezaevinin çocuk koğuşunda bir kişinin ismine genç abonesi yapıldı.Bunu Türkiye geneline yaygınlaştırsak iyi olur diye düşünüyorum.Daha önce söz oladan dolayı namaza başlayanların mektubu söz olada çıkmıştı.Bu yazıyı okumak için vakit ayırdığınızdan dolayı teşekkür ederim.:)

Mahmut Sami Yıldız-Antalya

Bulaşık Kaşıklar Harika!

Bulaşık kaşıklar yazısı bu sayının en güzel yazısı. Çağımızı özellikle gençliği (tabiki genel herkesi ele alamasakta) koyun bi ayna karşısına bu makaleyi çok net aynadaki yansıma olarak görebiliriz. Muhammed İkbal ve Balıkesir GENÇ kardeşlerimizde çok müthiş. Hepsini can-ı gönülden tebrik ediyorum.

Selman Özpınar - İstanbul

En Dinamik Dergi

İlk olarak 4. sayısı (Ocak 2006)da keşfettim GENÇ dergisini… Native Deen adlı grubun resminin kapak alındığı dergi, gözüme çok sıcak geldi önce… Kırmızı arka plana büyük harflerle yazılan, “Ben Buradayım!!” diyen GENÇ yazısı beni dergiyi okumaya iten bir başka sebepti aslında. Eee, ne de olsa genciz!… Ama dergiyi okuduktan sonra logodaki kırmızı ve beyaz bile benim için inanılmaz bir değer taşıyordu. Samimi söylüyorum, 64 sayfanın hiçbirinde gereksiz tek bir cümleye rastlamadım… Genç olduğunuz için sizinle gurur duyan, GENÇ olduğunuz için size odaklanan, sizi seven, doğru her neyse objektif bir şekilde, doğru adımlarla, sıcak dokunuşlarla size sunan ve bunu inanın en dinamik dille yapan TEK DERGİ!… Okumadan önce bu sözlerimi abartı şeklinde yorumlayabilirsiniz ama okuduktan sonra benimle hemfikir olacağınızdan hiç şüphem yok! Yapılması gerekenin farkında olan, işini isteyerek yapan, okurunu; hitap ettiği kitleyi seven ve bunu okura ciddi manada hissettiren bir ekip…

Serra Noyan


GENÇ'ın Yazısı.