Hilal Söylemez

Ayakkabılarımı elime alarak yüksekçe eşikten adımımı attım. Sol ayağım diğerinin yanına henüz gelmişken sağ ayağım, mermerle temasının çağrışımını kovalayarak hafızanın mahfesini açmış Mescid-i Nebevî’nin hatırasını söyletiyordu idrakime. Şam-ı Şerif’teki ilk adımımda Medine çıkıyordu karşıma. Ayaklarımın mermerle dolaysız temasında Ravza’daki adımlarımın ardınca gidecektim demek. Gözlerimi sıkıca yumarsam sesi içimde tutabilirmişim gibi. Çağlar ötesinden yankılanan ilahî nida; “Ayakkabılarını çıkar, çünkü mukaddes Tuva vadisindesin.”

Bir eşik ve bir adım. Kapanan ve açılan başka başka dünyalar. Bu sınırlar bizim içimizde mi? Demek sihir son adımda gizlenmiş. Yoksa on altı saatlik yolculuğun yorgunluğu hani?

Gözlerim, içimde birikmiş aydınlıktan başka bir aydınlığa, adımlarım büyük mermer avluya açılıyordu. Vakit, ikindiyi aşmış akşama uzanıyordu. Ayaklarım mermer tadında, avlunun bir ucunda, başımda göğün en güzel mavisi öylece kalakaldım. Hangi gök bir mabede böyle yakışır. Kanat sesleri göğe, çocuk sevinci avluya böylesine karışır!

Şehrin kalbiydi burası. Hayat buraya akıyor. Hayat buradan akıyordu. Bu huzur hissi… Bu zikir fikri… Gökte güvercin zikri, yerde varlık sevinci. Kabaran gönlümden dilime salavat düştü. Yüksek sesle ve sakin. Coşkunun ve huzurun ortak lisanı olarak. Teneffüs edilen bu sükûnetin kaynağı, testerenin soğukluğuna canının sıcaklığı karışırken sükûtunu bozmayan Hz. Zekeriya değil miydi? Bedeli ödenmiş bu sükûnet, Zekeriya As.’ın ikramıydı bu mabede ve bu şehre. Hz. Meryem’in hikayesi Hz. Zekeriya ile başlıyordu. “Bu, Rabbinin, kulu Zekeriya’ya rahmetinin zikridir.” Halep… Bu hatırlayışın adı. Bu şehirde her taş bu zikrin bir parçası.

Halep çarşısına açılıyor caminin kapısı. Arada bir adım. Yine sınır. Taş ve taşın zikri. Mabedde ne hissediyorsa insan, çarşıda aynı his. Alışverişi uhrevî bir hale dönüştüren böyle başka bir çarşı var mıdır? Çarşıyı camiye bitiştirirken ticareti ibadete dönüştüren anlayış hâlâ taşın dilinde. Halep güzelinin başına takılan güzellik tacı, kale. Güzelliğin ihtişamı taşa söyletilen. Baştan ayağa süzmek isterse bu güzeli göz, daha tacında tüketir ferini. Taş taş yazılıp, taş taş okunan şehir. Burası Halep… Taşa üfürülmüş ruhun şehri.


GENÇ'ın Yazısı.