Sevgili okuyucularıma kocaman bir merhaba :) Şu ana kadar on yedi kişilik okur kitlesine ulaşmış bulunuyorum. :) Bu on yedi kişi on yedi bin oluncaya kadar burada yazmaya devam inşallah. :) Şaka şaka korkmayın. Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler diyerek, tahteravallideki bir aşağı bir yukarı birlikteliğimize devam edelim.

Bazen cezalar hiç tahmin etmeyeceğimiz lütüflara dönüşebilir arkadaşlar. Okumam gereken bir kitabı okumadığım için ceza olarak bir başka kitabı daha okumam gerekmişti. Nasibe bakın ki o kitap uzun zamandır düşündüğüm bazı şeylerin hem cevaplarını bulmama yardımcı oldu hem de sizlerle böyle bir yazıyı paylaşmama vesile oldu. Her şey ceza olarak verilen “İnsanın Anlam Arayışı” isimli kitabı okumamla başladı :) Kitabı okur okumaz bunları arkadaşlarla mutlaka paylaşmalıyım dedim.

Kitabın yazarı Amerikalı psikiyatrist Victor Frankl. Kendisi insancıl varoluşçu akımın kurucusu.(1905-1998) 1942 yılında ailesiyle birlikte önce Prag yakınlarındaki bir toplama kampına, oradan da üç yıl boyunca kaldığı Auschwitz toplama kampına gönderilir. Bu kamptan sağ kurtulan az sayıda insandan birisi olan Frankl, kamp döneminde ve sonrasında “logoterapi” adını verdiği yeni bir psikoterapi yaklaşımı geliştirir. Bu yaklaşım, anlam iradesinin, yani yaşamda bir anlam bulma çabasının insan yaşamındaki temel itici güç olduğu inancına dayanır. Frankl`a göre günümüzde psikiyatrik sorunlar, yaşamda bir anlam bulamamaktan ve bunun yarattığı varoluşsal boşluktan kaynaklanır.

Yaklaşık üç senedir takip ettiğim bir psikoloji sitesi var ve Frankl`ı haklı çıkaracak çok şeye rastladım. Bunalanlar, daralanlar, sıkılanlar, mutsuz olanlar, hayattan nefret edenler, sevgilisinden ayrıldığı için dünyası kararanlar... Sitede paylaşılanları okudukça inanın hâla üzülürüm. Bu yüzden üç senedir orada, bazen dolaylı bazen de doğrudan, birçok açıdan Frankl gibi, insanın hayatına bir anlam katması gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Gücüm yettiğince bir dost eli uzatıyorum, paylaşımlarda bulunuyorum. Şimdi de hamd olsun ki bu sayfa vesilesiyle duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşma imkanı buldum.

“Tünelin sonunda her zaman bir ışık gören, hayata ümitle ve anlam duygusuyla bağlanan insanlar buralarda hayatta kaldı” diyordu Frankl. Anahtar kelimeler: Ümit ve anlam. Şimdi Logoterapi`yi biraz daha açayım ve gereken mesajları almayı size bırakayım. Logoterapinin, umutsuz bir durumla karşılaştığımız, değiştirilemeyecek bir kaderle yüz yüze geldiğimiz zaman bile yaşamda bir anlam bulabileceğimizi önemle vurguladığını söyleyebiliriz. Frankl`a göre böyle durumlarda önemli olan şey, kişisel bir trajediyi bir zafere dönüştürmektir. Yaşam, kelimenin tam anlamıyla son ana kadar, kişinin son nefesine kadar anlamlı kalır. Anlam arayışı insan olmanın ayırt edici bir özelliğidir. Eğer yaşamda gerçekten bir anlam varsa, acıda da bir anlam olmalıdır. Acı da yaşamın kader ve ölüm kadar silinmez bir parçasıdır. Acı ve ölüm olmaksızın insan yaşamı tamamlanmış olmaz. Diğer yandan bir başka insanı kişiliğinin en derindeki çekirdeğinden kavramanın tek yolu sevgidir. Kişi, hizmet edeceği bir davaya kendini adayarak ne kadar çok kendini unutursa, o kadar çok insan olur ve kendini de o kadar çok gerçekleştirir.

Bizler de sıkılıyoruz, üzülüyoruz, daralıyoruz zaman zaman. Bunu inkar edemeyiz. Aramızda her sıkıntının kendisini bulduğunu düşünenler de olabilir. Hayattan ümidini kesmişler de. Anlamsızlık sarabiliyor dört yanımızı. La tahzen, yani üzülme diyor Kuran`ı Kerim. Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır diyerek tutuyor kollarımızdan. Hatta bu ayetin devamında bir kere daha “Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” diyerek yineliyor ve kuvvetlendiriyor anlamını. Bir diğer ayette ise “Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” buyruluyor. Ne kadar güzel, ne kadar ümit verici değil mi? Frankl anlam üzerine dikkat çekmişti. Ben de bu yazının sonlarında dahi olsa hikmet üzerine dikkat çekmek istedim. Hayatta bir değil birçok anlam bulmalı, olayların hikmetine yönelmeli. Anlam arayışımız hikmet arayışı ile birleştiğinde perdenin arkasını göreceğimize inanıyorum. Kaderimizi severek işe başlamalıyız. Çünkü unutmayalım ki kaderimiz anlamımız olacak. Selam ile...


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.