Beyaz Atlı Sinema Akıncılarının Kısa Koşuları
M. Emin Büyükçoşkun
Her daim yetersizliğinden yakılan Türkiye’li müslümanların sinema ortamı son zamanlarda ard arda düzenlenen kısa film yarışmalarıyla bir anda hareketlendi. Hilal TV’nin yarışmasıyla başlayan bu hareketlilik, Mehtap TV ve Fatih Üniversitesi’nin düzenlediği yarışmalarla devam ediyor. Fakat bu yarışmalara gelen ve ödül alan filmlere baktığımızda kimi noktalarda akıllarda soru işaretleri beliriyor.
Yarışmalara katılan filmlere baktımızda ilk göze çarpan şey tabii olarak muazzam bir teknik eksiklik problemi. Türkiye’deki kısa film yapımcılığının ortak sorunu olan teknik yetersizlik, bizim cenahta ortalamanın da altına düşüyor. Finansman yetersizliğinin doğal bir sonucu olan bu durum, uzun metrajda çözülememişken kısa metrajda da kolay kolay aşılacak gibi durmuyor. Filmlerin temel sorunu ise ciddi anlamda bir sinema dillerinin olmayışı ve nasıl bir hikaye anlatacakları notkasında kararsız oluşları. Bu da doğal olarak filmlerin anlatım dillerini zayıflatıyor ve ortaya aksak yapıda ürünler ortaya çıkıyor. Özgün, sade, ince düşünülmüş filmlere ihtiya duyulan bir ortamda filmler maalesef pek umut veremiyor.
Yarışmaların kendi içlerindeki meseleyse organizasyonun fikri altyapısızlığı. Yarışmanın esas sahipleri olan TV yöneticileri vb. Zihinlerinde çok net bir fikirler, değil, saf ve pür bir heyecanla ortaya koyuyorlar tüm çabalarını. Fakat baştan oluşturulmayan konsept, yarışmaların izleyeceği yolu belirsizleştiriyor ve gelen yapımları da öncekilerin kötü taklitleri olmaya itiyor. Üstüne jürilerin de birbirlerini kopyası gibi olması da eklenince yakalanan bu hareketlilik henüz ortaya çıkmışken tamamen yanlış istikametlere yönelme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Köşesinden beyaz atlı sinema akıncıları arayan sinema üstatları bu akıncıları bir Mecid Mecidi’nin, bir Andrey Tarkovsky’nin gittiği yol gibi saf, sade ve özgün bir sinema anlayışına sevk etmek yerine kafası karışık eleştirilerle tam bir keşmekeşin içine sokuyor. Bu ortamdaysa zihnini bulanıklıklardan arındırmış, gayesini bilen, şuurlu ve birikimli sinema sevdalılarına çok iş düşüyor.
Temennimiz odur ki sinema alanında yakalanan bu hareketlilik, yaşadığımız toprakların garip evlatları için etkili ve özgün bir ifade aracı haline girerken, yitip giden kadim kültürümüzü canlandırarak medeniyet iddiamıza bir dayanak olmasına yardımcı olur.
GENÇ'ın Yazısı.