Medeniyetimizin Simge Çiçeği: Laleler
Tarihte başka hangi çiçek vardır ki bir devre adını verdiren, uğruna cinayetler işlenen ve servetler harcanan...
Lale, baharın neşesi ile topraktan çıkıp sanat ve kültürümüze uzanan yüzlerce yıllık bir simgedir. Allah’ın adı ile aynı Arap harflerini paylaşan ve ebcet hesabına göre de aynı rakama tekabül eden lale Osmanlı’da vahdaniyetin simgesi olarak görülmüştür.
Lale motifi tarihte ilk olarak Orta Asya’da ortaya çıkar. Sanat tarihçilerinin çoğu 16. yüzyıla gelene kadar Türk sanatı süslemelerinde laleden bahsetmez. Türkistan’ın bozkırlarında yabani bir çiçek iken sonraları sarayın tutkusu haline gelir.
İstanbul’un fethi Fatih’in emriyle yeniden düzenlenen bahçeler lalelerle bezenir. Lale tutkunu Kanuni Sultan Süleyman zamanında Şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından türleri melezleme yolu ile 2000 çeşit lale üretildiğine dair kayıtlar mevcuttur.
Topraktan Rabbe uzanan bu güzellik sanatın tüm dallarında tutkuyla kullanılmıştır. Divanlarda, methiyelerde anılmış, hat yazılarının etrafına bezenmiş, bir tuğranın köşesinde yaprakları semaya uzanırken vahdaniyeti temsil etmiş, bir gazinin kılıcına Allah adını simgelemek üzere kazınmış, şairin aşkını anlatan mısraları süslemiş, Türk-İslam mimarisinde ahşaba, mermere, çini ve kilimlerin göz alıcı motiflerinin arasına, altın sırma ile de padişah kaftanlarının üzerine işlenmiştir lale motifi.
Lale tutkusu Osmanlı’dan Avrupa’ya da yayılmış ve gittikçe büyümüştür. Bir lale soğanının 9000 altına satıldığı olmuştur. 14. yy. ortalarında Avrupa’ya giden lalenin “tulip”adını alması aslında bir yanlış anlama sonucudur. G. Busbecq hatıratında Türklerin laleye “tulipan”dediklerini yazar. Oysaki bu yabancı Türk çiftçisine tülbendinin kenarında takılı olan laleyi sormuş, ancak çiftçi tülbendin adının sorulduğunu zannetmiş ve yanlış anlama da böylece başlamıştır.
Laleye karşı sevgimiz ve çeşitli sanat dallarında hep ön planda olması onun medeniyetimizin temellerinden gelmesindendir. Bugün İstanbul’da pek çok yer lale bahçesine dönüştürüldü. Emirgan Korusu’nda yüzyıllara yayılmış bir medeniyetin simgesi lale her ilkbaharda olduğu gibi tekrar kucaklıyor toprağı...
Tarihte başka hangi çiçek vardır ki bir devre adını verdiren, uğruna cinayetler işlenen ve servetler harcanan...
Hande Berra'ın Yazısı.