İkinci El Denizaltı Alırken Nelere Dikkat Etmeli!
Çin malı nükleer denizaltılara dikkat. Belli bir süre sonra sızıntı yapabiliyorlar. Bunların yanı sıra alacağınız denizaltının garanti belgesi var mı? Varsa kullanım hatalarını ve deniz savaşlarını da kapsıyor mu? Hemen uyaralım ikinci dünya savaşından kalma Alman “U-boot”ların garanti süresi geçen yıl doldu. Ayrıca: TSE standartlarına uygun mu? Yedek parçası bol mu? Servisi yaygın mı? Özellikle ithalde yedek parçası sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Yerlide de balık serisi sıkıntı oluşturabilir.
İlk denizaltıyı kimin yaptığı konusu diğer pek çok icat gibi tartışmalı bir konudur. Ana Britannica`ya göre bu fikir ilk İngilizlerden çıkmış. Güya deniz altında seyredebilecek bir tekne tasarımını ilk olarak 1578`de İngiliz Matematikçi William Bourne geliştirmiş(miş). Bourne`nin “tasarladığı” araç, her yanı deriyle kaplı ve kürekle hareket edebilen bir kayık biçimindeymiş(miş). Ancak yine Ana Britannica`ya göre bu tasarım hiçbir zaman hayata geçirilememiş. Hiçbir zaman hayata geçirilemeyen tuhaf fikirler; artık dünya çapında saygınlığı kabul edilen Britannica gibi başvuru kaynaklarında icattan sayılıyorsa ve böylelikle ilk yapan değil de; yapmasını beceremese de ilk düşünen mucit sayılıyorsa: Pişireceği böreği kendi açan arada tadına da bakan fırın, düşündüğün kişiyi arayan telefon, tırnak yiyen tırnak makası, baktığınız kişiyi tesettürlü gösteren gözlük, yenilirken “Bismillah” diyen fastfoodlar, kitap okuma hapları (Kitabı okumuyorsun, kitap hap halinde. Hapı yutuyorsun, kendin okumuş gibi bütün içeriği biliyorsun.) Türkler tarafından bulunmuştur. Bu böyle biline! Çünkü bunları da Süleyman R. Yazıcılar ve bendeniz (Sinan Özgenç) düşündük. Artık kim pratiğe döker orası bizi ilgilendirmez.
Yine İskender’in düşman gemilerini batırmak için fıçı benzeri cep denizaltıları kullandığı da rivayet edilir. Hatta Aristo`nun; İskender’in Tyre şehrini ele geçirirken bu fıçı-denizaltıları kullandığını yazdığı da söylenir. Ama yazdıysa bile ben görmedim. :) Beni bağlamaz.
Yıl 1719. Sultan III. Ahmed`in düzenlediği bir sünnet eğlencesinde Tersane Başmimarı İbrahim Ağa tarafından yaptırılan “Timsah” nam denizaltı tarih sahnesine bir çıkar bir batar. Şöyle ki: Sultan III. Ahmed Hân, şehzâdeleriyle birlikte İstanbul`daki 5.000 fakir çocuğu da sünnet ettirmiş, bu vesileyle onbeş gün onbeş gece süren şenlikler düzenlenmişti. Osmanlı tarihindeki en muhteşem sünnet düğünü olarak da bilinen bu şenlikte; halka çeşitli hediyeler dağıtılmış, ziyafetler verilmiş, eğlence meclisleri düzenlenmişti. Düğünün son günlerinde, Padişahın Aynalıkavak Kasrı`nda bulunduğu sırada; Mimarbaşı İbrâhim Ağa`nın yaptığı timsah şeklindeki bir gemi, yarım saat kadar deniz yüzeyinde dolaştıktan sonra denize dalmıştı. Zevk ve takdirle izlenilen bu gösteri, bir saat sonra aynı geminin suya daldığı yerden tekrar yüzeye çıkmasıyla büyük bir hayret de uyandırmıştı. Hem batan geminin tekrar su yüzüne çıkması hem de su yüzüne çıkan geminin timsahınki gibi açılan ağzından rengarenk kıyafetlere bürünmüş çocukların çıkarak oynamaya başlaması; halkta olduğu kadar, eğlenceleri izleyen yabancı temsilcilerde de büyük şaşkınlık uyandırmıştı. Kimileri tarafından; dünyanın bundan üç asır kadar önce uygulanmış ilk denizaltı gemisi sayılan bu tecrübenin ardından 1800`lü yılların sonlarına kadar maalesef bu konuda herhangi bir yatırım gerçekleştirilmemiş. Herhangi bir gelişme de sağlanamamış doğal olarak. Belli ki söz konusu sünnet şöleninin ardından sadece keyifli bir gösteri aracı olarak algılanmış ve öyle de kalmış.
Taa ki eski eyaletimiz Yunanistan hükümeti tarafından bir adet denizaltı satın alınana kadar. İşte o zaman Vickers&Armstrong firmasına Osmanlı Hükümeti tarafından verilen siparişle İngiltere`de 2 adet denizaltı inşaa ettirilip, montajı İstanbul Taşkızak Tersanesi`nde yaptırılmış. Abdülhamid ve Abdülmecid adı verilen denizaltılar 1886 ve 1887 yllarında denize indirilmişler. Hatta Abdülhamid denizaltısı 1888 yılında, Sarayburnu önlerinde dalarak, Üsküdar önlerinde demirlemiş boş bir gemiye yaklaşıp, gemiyi torpidoyla batırararak, yabancı devlet temsilcilerine gösteride bulunmuştur. Bu olay dünya denizaltıcılık tarihine; bir denizaltı gemisinden torpido atılarak, bir su üstü gemisinin batırıldığı ilk olay olarak geçmiştir. Sonra ne mi olmuştur: Gemiler Haliç`e çekilerek çürümeye terk edilmiştir. Muhtemelen Osmanlı`yı siyasal, askeri ve ekonomik olarak köşeye sıkıştıran batılı devletlerin baskı ve ayak oyunları neticesinde.
Yaa işte böyle... Bazen icad etmek yetmiyor. İcad edilen şeyin önemini kavrayıp, ona göre geliştirmek de gerekiyor. Osmanlı`da ilk olarak bir gösteri aleti şeklinde algılanan bu icad şimdilerde; orta menzilli nükleer füzeler için yer tespiti neredeyse imkansız, hareketli fırlatma rampaları olarak; büyük devletlere dünyayı kontrol etme olanağı sağlıyor.
Neyse... Gelelim başlıkta da belirttiğimiz gibi ve konunun bizi ilgilendiren asıl kısmına: Henüz kendi denizaltılarımızı üretecek durumda olmadığımıza göre “ikinci el denizaltı alırken dikkat edilmesi gereken hususlara:
Deliği, çatlağı var mı? Batabiliyor mu batınca çıkabiliyor mu? Tuzlu su denizaltısı mı tatlı su denizaltısı mı? Bildiğiniz gibi tatlı su denizaltılarının kaportaları tuzlu suya çıkınca aşınma yapıyor. Üstü açılabiliyor mu? Dizel mi benzinli mi LPG`li mi? Periskobu kaç numara? Gözünüze uygun değilse bozabilir çünkü. Ayrıca bayandan veya doktordan temiz denizaltılar bilhassa tercih edilmelidir. Yalnız Çin malı nükleer denizaltılara dikkat. Belli bir süre sonra sızıntı yapabiliyorlar. Bunların yanı sıra alacağınız denizaltının garanti belgesi var mı? Varsa kullanım hatalarını ve deniz savaşlarını da kapsıyor mu? Hemen uyaralım ikinci dünya savaşından kalma Alman “U-boot”ların garanti süresi geçen yıl doldu. Ayrıca: TSE standartlarına uygun mu? Yedek parçası bol mu? Servisi yaygın mı? Özellikle ithalde yedek parçası sıkıntısı yaşayabilirsiniz. Yerlide de balık serisi sıkıntı oluşturabilir. Malumunuz üzere onların seri üretimi durdurulalı yıllar oluyor. Ayrıca araca ait kesin bilgileri almadan, evrak ve aracı görmeden- test sürüşü yapmadan kapora vermemeleri konusunda tüm denizaltı severleri uyarmak isteriz. Son zamanlarda özellikle Hint Okyanusu`ndaki açık denizaltı pazarında dolandırıcılar fink atıyor haberiniz olsun.
Sinan Özgenç'ın Yazısı.