Hilal Söylemez

“Ben sana dua etmekle hiç mahzun olmadım.” Hayatının dengeleyebileceği kadar ağırdı sözü. Dili söyledi, kalbi ikrar eyledi. Nice ömre uzundu da onun ömrünü uzatıyordu sözü. Ne yakındı sesi. Oysa gizlice söylenmişti. Sözün sahibi bu ipekten kumaşı zamanın üzerine serdi.

Ömür, bir andı. O anda söylenendi sözü. Ne yumuşaktı sesi. Kılıç keser miydi ipeği.

İmran’da saklı sır. Ne yapmıştı da böyle, cezbetmişti rahmeti.

Kalemin kağıda değdiği âna denk gelince nidâ, söz görünür oluyordu. Nûn, nidâda; nokta nûnda saklı.

Zaman gökkuşağının altından geçiyordu. Olmazlar bir araya geliyordu. Allah’ın kelimesi, ete kemiğe bürünüyordu. Henüz vakit erken. Alem olmaza hazırlanırken. Etrafı pekiştiriliyordu. Önce İmran’ın karısı geçti kapıdan. Hz. Zekeriya ardından. Sonra Hz. Meryem. Yaklaşıyordu adımları Hz. İsa’nın. Bir kuş yuvasında ısıttı yüreğini. Bir kuşun kanadında yükseldi kalbi, erişilmeze. İstedi. Verildi. Kabul olunan duaydı Meryem. Daha karnındayken bebeği, yıllar sonra ilk kez hem, adadı Rabbine. Şükrünün nişanesi olarak.

Bir mabede adanan kız evlattı, Meryem. Genel kabulleri değiştirerek geliyordu daha bebekken. Ezber bozuyordu Meryem. Kabul gördü ve ehil ellere emanet edildi. Bir çiçek gibi yetiştirildi. Hz. Zekeriya, Meryem’in yanına gelince ona özel ikramlarla karşılaştı. Cennetten rızıklandırıyordu Rabbi, Meryem’i. Gönlü coştu. Cennette ne istenilirse verilirdi. Ânı yakaladı. “Bir evlat” dedi. Tıpkı annesi gibi Meryem’in.

Verildi. Adı da kendi gibi Rahman’ın katından geldi; Yahya. Duaya verilen hayatın ta kendisiydi.

Zekeriya As.’ın kendisi bile inanamadı önce. Kalbiyle istediğine aklıyla itiraz etti. Kalp, akıldan hep bir adım önde.

Gönüller adım adım bir mucizeye hazırlanıyor. Küçükler büyüğün habercisi. İşitiliyor ayak sesleri. Gelmeden daha, şahitleri gönderiliyor.

Meryem ve Yahya duayla gelendi. Oysa Meryem istemedi. İsa verilendi.

Adanmışlığı sınanıyordu Meryem’in. Kitab’ın sayfalarında adı anılan tek kadın oluyordu. Rahman’ı daha yakından tanımak isterse kalp, Meryem durağında soluklanıyordu.

Birbirine açılan bu rahmet silsilesi, Rabbinin, kulu Zekeriya’ya rahmeti olarak anılıyordu. Gizlice edilmiş duaların bereketli cevabıydı, Meryem suresi. Bir niyaz, nidâyı da alarak yanına naza doğru kanatlanıyordu. Kalp kesilmiş kuldu Zekeriya As. Bütün bu oluş onun kalbine sığıyordu. Bu kıvamda hayat buluyordu sözü. Bir kalp ki çilesi rahmetince büyük. Ah! Naz makamında ne cilveler dönerdi. Rabbin en büyük cilvesi ömrün son anına gizlendi. Bir ağaç kovuğunda kılıç keserken ipeği. Ah edersen…


GENÇ'ın Yazısı.