Yusuf Toprak

Geçmişimiz kimliğimizdir. Buna rağmen çok insan geçmişini değiştirmek ister. Elinden gelse, zaman makinesine binip yıllar öncesindeki kendini bulur ve nasihat eder. Fakat bu neyi değiştirir ki? İnsan, geçmişini düzeltebilir mi? Bu, belki ancak zamanın verimli kullanılmasıyla geleceği dâir bir değişiklik olabilir. Yani geniş zamanlı bir plânlama ile insan kendi karakterini değiştirebilir, düzeltebilir. Hem zamanın bizi nereye getireceği belli mi olur?

Belki istediğimizin çok ötesine geçeriz. Belli mi olur? Şimdi, Türk öykücülüğünde çığır açan bir isim olan Sabahattin Ali’nin “Değirmen” isimli kitabına yazdığı önsöze bir göz gezdirelim. Bakalım büyük usta, kendi geçmişi hakkında neler düşünüyormuş.

“Şiir ve hikâyelerim arasında, yazmış olmaktan utanacağım kadar kötüleri olduğunu biliyorum. Bunların bir kısmının çocuk denecek bir yaşta yazılmış olmaları bence bir mazeret değildir; çünkü bu çeşit bir yazıyı bugün herhangi bir imzanın üstünde görsem, sahibini ıslah olmaz bir zevksizlik ve tam istidatsızlıkla suçlandırmakta tereddüt etmem. Bunların, benim san’at hayatımın gelişmesini göstermesi bakımından, sadece kendim için bir ehemmiyeti vardır ki, bu da onları başkalarına okutmak için bir sebep olamaz.

Buna rağmen bu yeni baskıdan onları çıkaramadım. Çünkü, bir kere okuyucu önüne sermiş olduğum taraflarımı sonradan örtbas etmeye hakkım olmadığı kanaatindeyim; ama böylece belki de eski bir hatayı devam ettirmekten başka bir şey yapmıyorum.

İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim.”

Editör Notu: İlgili bölüm, YKY tarafından yayınlanan, Sabahattin Ali’nin "Değirmen" isimli öykü kitabından alınmıştır. 


GENÇ'ın Yazısı.