İngiltere şu aralar bir nikab imtihanından geçiyor. Nikab, sadece gözlerin görülebildiği bir çeşit giysi. Tesettür, herkesi bağlayan bir emir ama bu tür bir uygulama bizim kültürümüzde pek görülmüyor. 11 Eylül sonrası kızışan ortamda nikab İngiliz Müslümanlar tarafından iki farklı açıdan değerlendirildi. Kimi nikabı tam bir sindirme psikolojisinin ürünü olarak gördü. Bunlara göre nikab tartışması Müslümanları kötü göstermenin bir aracı. Kimine göre ise nikab bir kimlik ifadesi ve geri adım atılmaması gereken bir mevzi. İngiliz yetkililerin nikaba ilişkin olumsuz tavırları ikinci görüştekilerin saflarını güçlendirici etki yapmış durumda. Geçen sene bir hakimin, nikablı bir avukata müvekkilini temsil edemeyeceğini, çünkü onu işitemediğini söylemesi, yine nikablı bir öğretmenin okulundan kovulması ve bu şekilde derslere girmek isteyen bir öğrenciye konuyu mahkemeye taşıdığı halde izin verilmemesi gençler arasında nikabı inadına tercih edilmesi gereken bir giysiye dönüştürmüş. Nikab tartışmasını dünya gündemine taşıyan esas olay olarak hatırladığımız eski Dışişleri Bakanı Jack Straw`un nikablı bir kadını azarlamasıydı ki bu da işin tuzu biberi olmuş.

Nikab hakkında görüşlerine başvurulan İngiliz Müslüman hanımlardan ikisinin konuya ilişkin söylediklerini aktararak bu konuyu bitirelim. Ama şunun farkında olarak: Bu konu bitmez.

“Erkekler “göz kamaştırıcı” diye laf attıklarında, kendimi güçlenmiş hissediyorum. Onlar görmek istiyorlar; ama göremezler.” (Sacide Hatun-24 yaşında, Ev Hanımı)

“Yüzün örtülüyken nasıl öğretebilirsin ki...” (Fatıma Mayata, 24 yaşında, Öğretmen)


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.