Bu Gençler Ne İstiyor?
Gençler enerjilerini sağlıklı bir şekilde boşaltamadıkları, kendilerini sağlıklı zeminler ifade edemedikleri ve akranlarıyla sağlıklı ortamlarda sosyalleşemedikleri sürece var olan şikayetler artarak devam edecektir. Ancak burada suçlu aranıyorsa suçlu gençler değil, onların bu ihtiyaçlarını görmeyen ve karşılamayan herkestir.
Gençlik döneminin en önemli 3 temel ihtiyacı vardır. Bunlar; gencin enerjisini boşaltması, gencin kendini ifade edebilmesi ve gencin akranlarıyla sosyalleşebilmesidir. Söz konusu üç ihtiyaç belki her dönemde ihtiyaçtır ancak en yoğun olarak hissedildiği dönem gençlik dönemidir ve dolayısıyla sağlıklı bir şekilde karşılanmasının en önemli olduğu dönem de gençlik dönemidir. Çünkü hayat boyu en yüksek enerjiye gençlik döneminde sahip olur insan. Hayat boyu en çok gençlik döneminde konuşmak, anlatmak, göstermek ister kendini insan. Ve hayat boyu en çok gençlik döneminde akranlarının görüşlerine, kendini o görüşler çerçevesinde şekillendirecek kadar değer verir. Dolayısıyla gençlik döneminde en önemli gündem bu ihtiyaçların karşılanmasıdır.
İhtiyaç temelinde baktığımızda sosyalleşme ile yemek yemenin, enerjisini boşaltmakla su içmenin, kendini ifade etmekle nefes almanın pek bir farkı yoktur. Bir bölümü bedenin sağlıklı yaşaması için gereklidir, diğerleri ruhun sağlıklı yaşaması için. Bu anlamda nasıl bir insan çok aç kaldığında ne olduğuna bakmaksızın yenilebilir olarak gördüğü her şeyi yemeye çalışırsa, çok susuz bir insan temiz pis bakmadan sıvı formunda gördüğü her şeyi içmeye çalışırsa aynı bunun gibi enerjisini boşaltamayan bir genç doğru ve sağlıklı olup olmadığına bakmaksızın enerjisini boşaltabileceği bir imkanı ilk gördüğünde değerlendirir. Kendini ifade etme ve sosyalleşme için de aynı süreçler geçerlidir. İhtiyaç ortaya çıkıp yoğunlaştığında kişi ihtiyacını karşılamak için bir mecra arar ve sağlıklı bir mecra bulamıyorsa sağlıksız bir mecraya yönelir. Çünkü mesele ihtiyacın karşılanmasıdır, yapılanın sağlıklı olup olmaması değil. Mesela bir genç enerjisinin en yüksek olduğu bir hayat dönemindeyken enerjisini yapıcı bir şekilde boşaltacağı bir alan bulamıyorsa yıkıcı bir şekilde boşaltır. Çünkü boşaltılmayan enerji insanı rahatsız eder, zehirler. Hiç bir şey yapamıyorsa enerjisini boşaltmak için en ilkel iki enerji boşaltma eylemine başvurur ve şiddet ya da cinsellikle vaktini ve enerjisini tüketir. Burada gencin enerjisini boşaltmak için bir sebep bulması çok önemlidir. Bir iş, bir spor, bir organizasyon her ne olursa olsun gencin kabul ettiği, hareket etmesine sebep olabilecek ve enerjisinin büyük çoğunu harcamaya sebep olacak bir faaliyet olmalıdır.
Enerjiyi boşaltmanın ardından kendini ifade etme ihtiyacı üzerinde de durmak lazım. Bu dönemde gençler görünmek istiyor, konuşmak, anlatmak istiyor. Dünyayı, hayatı, olayları ve insanları temiz bir dimağ ile kavramaya başladıkça kendilerine dair yorumlar ve çıkarımlar yapmak, kendilerine has çözümler ve çıkışlar bulmak ve bütün bunları insanlarla paylaşmak, insanlara fikirlerini ve kendilerini göstermek istiyor. Çünkü okul ve dersler dışında düşünce, duygu, yetenek ve kabiliyetlerini ifade imkanı bulamıyorlar. Kendilerinden ısrarla beklenen tek tipleşmiş taleplere karşı da ister istemez bir uzaklık, antipati geliştiriyorlar. Bu anlamda gençlere görünebilecekleri, kendilerini anlatabilecekleri alternatif mekan ve imkanlar sağlanmadıkça gençlerin kendilerini ifade edebildiklerini düşündükleri marjinal ya da popüler gruplara dahil olmaları veya içi boş sloganlar üzerine bir hayat felsefesi kurup peşlerine gitmeleri alternatifsiz bir sonuç olarak görünmektedir.
Sağlıklı sosyalleşme ihtiyacı da diğer ikisi kadar üzerinde durulması gereken bir diğer temel ihtiyaç olarak gençlerin gündeminde yer alıyor. Kimliklerini ve kişiliklerini geliştirirken “normal” olup olmadıklarını en çok sorguladıkları bu dönemde “normallik” ölçüsü olarak gördükleri akranlarıyla buluşmaları kimlik ve kişilik gelişimlerini doğru ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için olmazsa olmazdır. Bu anlamda sosyalleşmenin sağlıklı olması için ilişkinin derinlikli ve sürekli olması şarttır. Ancak bugün şehir hayatının getirdiği yaşam biçiminde “mahalle”nin ve “mahalleli” olmanın etkisinin her geçen gün kaybolmasıyla gençlerin sosyalleşme imkanların tamamıyla sanal dünyanın yüzeysel ve süreksiz ilişkilerine kalmıştır. Üstelik muhatabın veya muhatapların kim olduğu ne istediği oldukça belirsiz ve değişebilir iken sağlıklı sosyalleşmenin gerçekleşmesini beklemek bir hayal olarak kalacaktır. Bu nedenle de gençlere sağlıklı sosyalleşip akranlarıyla buluşabilecekleri, konuşabilecekleri, ortak bir faaliyet yapabilecekleri zeminler ve imkanlar hazırlanmadan gençlerin sanal ilişkilerini eleştirmek yapılması gereken en son şeydir.
Sonuç olarak gençler hakkında bu kadar konuşur, şikâyetlerinden; onların hedefsizliğinden, boşluğundan, “garip”liğinden bahsederken resme bir adım geriden bakıp tamamını görmeye çalışmak ve sonuçtan ziyade sebep üzerinde durmak şarttır. Gençler enerjilerini sağlıklı bir şekilde boşaltamadıkları, kendilerini sağlıklı zeminler ifade edemedikleri ve akranlarıyla sağlıklı ortamlarda sosyalleşemedikleri sürece var olan şikayetler artarak devam edecektir. Ancak burada suçlu aranıyorsa suçlu gençler değil, onların bu ihtiyaçlarını görmeyen ve karşılamayan herkestir.
Mehmet Dinç'ın Yazısı.