Kâğıt ve Yağmur
Mahmut Sami Özşahin
“Söyle bana.” dedi, adam. Yüzünden umutsuzluk akıyordu.
“Ne söyleyeyim? “ diye sordu, genç. Kollarını birbirine bağlamış çok uzaklarda, rüzgârla beraber savrulan ağaçları izliyordu.
“ Ne bileyim?” dedi, adam. “Kâğıt kokan bir şeyler anlat. Toprağa düşen yağmur damlasını anlat, bana.”
Genç güldü.
“Niye gülüyorsun?” diye sordu, adam.
“Kâğıdı koklamayı neden istiyorsun?”
“Kendimi sâdece damarlarından ibâret olan bir yaprak gibi hissediyorum, onun için.” dedi, adam.
Genç yine güldü ve:
“Şunu iyi bil! Yağmur damlası toprağa saf olarak düşmez. Kâğıdı koklamak istemenin sebebi ilme aç olduğun içindir. Toprağa düşen yağmur damlasını anlatmamı istemen ise henüz kalbinin tam olgunlaşmamış olduğunu gösterir. Sen de bilirsin ki yağmur topraktaki birçok canlıya gıda olur ve onların hayat sürmesine vesile olur. Sen de böyle bir hâlin özlemi içerisindesin ama daha alacak çok uzun bir mesâfe var.” dedi ve sustu.
Uzun bir süre sessizce beklediler. Genç, yeni yağmaya başlayan yağmurun altına ellerini uzattı ve yağmur damlalarının parmaklarını ve ellerini ıslatışını hissederek damlaların elini parlatmasını izledi.
Adam: “ Başka bir şey söylemeyecek misin?” diye sordu. Gencin az önce anlattıkları hoşuna gitmişti fakat daha fazla konuşmasını istiyordu.
Genç, adamın sorusunu cevapsız bıraktı. Adam sessizce, gencin cevap vermesini bekledi. Cevap vermeyeceğine kanaat getirince oradan ayrıldı.
GENÇ'ın Yazısı.