"Maraba Geldin Maraba Gideceksin" Yok Artık
Eskiden İngilizce öğrenmek için gidilecek yerler belliydi. Sonra bunlara Malta, İzlanda gibi başka yerler eklendi. İngilizce ticareti dil eğitimi ile sınırlı kalmadı ve lisans öğrenimine de sıçradı. Şu sıralar lisans düzeyinde İngilizce eğitim veren okulların sayısı gittikçe artıyor. Birçok ülke, öğretim dili İngilizce olan okullar açma konusunda birbirleri ile yarışıyor. ABD, İngiltere ve Kanada’nın yanına şimdilerde Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur, Malezya ve Endonezya eklendi. Özellikle Singapur’un eğitim alanında yaptığı göz alıcı yatırımlar ve sağladığı teşvikler dört sene içerisinde ülkesinde eğitim görmeye gelen öğrenci sayısının % 50 artmasına yol açmış. Halen bu ülke, lisans düzeyinde eğitim görmek isteyen yabancı öğrencilerin okul ücretlerinde %80’e varan indirimler sağlıyor. Bir diğer örnek de Malezya. Harvard’da 30.000 dolara mal olan bir mühendislik eğitimi burada sadece 2000 dolara mal oluyor. Yine Avustralya yeni mezunlara sürekli oturma hakkı alma konusunda kolaylıklar sağlıyor.
İngilizce kürenin ortak dili oldu, bu tamam. Ama lisans eğitiminin de İngilizce yapılıyor olmasını not etmek lazım. Bu, daha esaslı ve temelli bir değişim anlamına geliyor. Dünyanın merkezi Batı’dan Doğu’ya doğru taşınıyor artık. Eğitim eksenli bu değişimin altında daha evvelden başlayan iş eksenli hareketliliğin etkisi var. Sermayenin yeni gözdesi Doğu Asya ülkeleri olunca, ihtiyaç duyulan insan kaynağını da buralarda tutmak veya buralara getirmek gerekiyor. Asyalı ülkelerin İngilizce eğitime yönelik yatırımlarının yarış durumunu almış olmasının altında yatan gerçek bu.
Kısa vadede insan kaynağı bulma amaçlı İngilizce lisans eğitimi seferberliği uzun vadede nasıl bir sonuç doğurabilir acaba? Bunu düşünmek lazım. Ama benim ilk aklıma gelen bu sürecin akademik hayatı da “hem-ahenk”leştirebileceği şeklinde. Üniversiteleri küresel hayat tarzının taşeronu yapacak bu seferberlik tüm kürede ortak bir dil, üslup ve tarzı yaygınlaştıracak, yerellikleri budayacak ve Anglo-Sakson merkezli bir dünyanın değer yargılarını evrensel doğrular olarak takdim edecek. Küreselleşme de bu değil mi zaten diyenlere cevabım evettir. Ama bahsettiğimiz seferberlikte farklı bir şey var. Daha düne kadar maraba hükmünde sayılanlar artık ağaların önüne geçebileceklerini gördüler. Ama bunun iyi bir şey olduğunu düşünmemek lazım. Ne yapılıyorsa yine kapitalist küresel sistem adına yapılıyor. Bugünün ağaları yarının marabaları, yarının marabaları bugünün ağaları olabilir. Yeter ki sisteme zeval gelmesin.
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.