Ali Görkem Userin

Necip Fazıl Kısakürek, şiirlerinden piyeslerine, düşünce eserlerinden yaşamına ve kişiliğine dek her boyutuyla önemli, üstünde uzun uzun durulması, konuşulması gereken bir isim. Çile ise, bu önemli imzanın kuşkusuz temel eseridir. İlk baskısı bundan 45 yıl evvel yapılan Çile üstadın bütün şiirlerini bir araya getiren beş yüz sayfalık devasa bir hazinedir. Peki, nedir Çile’yi bu denli önemli kılan? Necip Fazıl’ın şiiri, -özellikle Kaldırımlar’dan sonrası- içinde bulunulan şiir ortamı için adeta bir devrim niteliğindedir. Bu devrim biçimde olduğu kadar içerikte de kendini gösterir. Onun şiiri düpedüz dinî bir şiirdir. Bununla birlikte o gün yazılan en üstün şiirden de kaliteli bir biçim içindedir. Üstadın yaşadığı metafizik serüven olduğu gibi varolur şiirinde de. Dış dünyadan hareket ederek kendi iç dünyasına ulaşan şairin şiiri de saf şiirin kendisi olur. Çile’nin girişinde yer alan “Şiirlerim ve Şairliğim” başlıklı sunuşta Kısakürek, “Biz şiiri iman için bilmişiz; ve bu mihrak bilgiyi her bilginin geçtiği binbir yol ağzı biliyoruz.” der. Bu özlü söz de onun şiirinin misyonunu çok iyi özetler. Kuşku yok ki onun şiiri sırf şiir alanındaki bir hamlenin değil, şiiri de içeren geniş bir düzlemde atılmış sağlam bir adımın bir parçasıdır.

(Çile, Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Yayınları, Şiir)

GENÇ'ın Yazısı.