Burçları Değil Yaratıcısını Öğren
Dr. Sevim Asımgil ile Burçlar Üzerine
-Burçlar konusunda genel bir bilgi verebilir misiniz?
-Burçlar evrensel bir olgudur. Astroloji`nin tarihi 5.00 yıldan fazla bir döneme uzanmaktadır. Babil, Hint, Eski Çin, Maya, Eski Yunan, Roma ve Araplar, kısaca bütün uygarlıklar Astroloji`ye ilgi göstermiştir. Çağımızdaki bilimsel araştırmalara rağmen, hemen hemen bütün milletlerde, bir batıl inanç ya da folklor unsuru olarak bakılsa da varlığını sürdürmektedir. En gelişmiş sanılan çevreler dahi burçlarla meşgul. Gazete ve dergiler vasıtasıyla günlük hayatlara girmiş, çağları aşarak zamanımıza ulaşmış bulunan Astroloji bir endüstri haline gelmiş. Bu önemli meseleye bir ışık tutup hakikatlerin bilinmesine katkıda bulunma gayretinizden dolayı sizleri kutlarım. Zira Astroloji`nin cazibesine kapılıp iman zedeleyici konuşmalar yapan astrologlar bulunmaktadır.
-Burçlarla ilgili bilgiler bu günlere hangi kaynaklardan taşındı?
- Dünya üzerinde astrolojinin nasıl başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Arkeolojik araştırmalarla ilk çağın gerilerine doğru gidildikçe, astrolojinin doğum tarihi de daha eskilere uzanmaktadır. Akatların gök gözlemlerinden ilk izler M.Ö. 4310 tarihine dayanmaktadır. M.Ö.3800`den kalma Sargon Tabletlerinden Kaldaelilerin usta astrolog oldukları anlaşılmıştır. Bulduklarını, bildiklerini ilk kaydedenler Kaldaeliler olmuştur. Kaldaelilerin bu bilgileri Mısır`dan öğrendikleri ileri sürülmüştür. Araplar, Yahudiler, Hintliler, Eski Çinliler, Eski Yunanlılar, Romalılar, Mayalar ve daha başka milletler bu ilimle meşgul olmuşlar. Meksika, Orta ve Güney Amerika gibi yerlerde bulunan en eski kayıtlardan onların da astroloji bilgisine sahip oldukları öğrenilmiştir. Batı astrolojisi aslında, Ortaçağ astrolojisinden gelmiştir. Rönesans devrinde çok ünlenmiştir. Astroloji saraylara girmiş, kiliselere kadar sızmış. Her zaman tarafdarı da olmuş muhalifleri de.
-Bilim burç konusuna nasıl bakıyor?
-Bilindiği gibi, güneş ve gezegenlerin üzerinde bulunduğu kabul edilen Zodyak kuşağında yer alan takım yıldızlarına “Burçlar” denilmiştir. On iki kısma ayrılmıştır. Güneş bir yıl içinde on iki burcu dolaşmaktadır. Güneş, bir burçtayken, doğan bir kimse o burcun özelliklerini gösterir. Zodyak`ın on iki burcu, Antik Çağ`da görülüp tanımlanan on iki sabit takım yıldıza karşı gelir. Bunlar o dönemdeki adlarını hala korumaktadırlar. Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık. Çinliler burçları güneşe göre saptamazlar. Onlarda bir burç bir ay değil bir yıllık süreyi içine alır. Astrologlar, astrolojiyi bir gözlem ve istatistik ilmi olarak kabul ediyorlar. Kahincilikten ve falcılıktan farklı tutuyorlar. Günümüz dünyasında astroloji, bilgi, zeka ve dikkati bir değerlendirmeye dayandırılmaya çalışılmaktadır. Astrologlar, gezegenlerin, birbirinden çok uzak yerlerde oturan insanlar üzerindeki etkisinin şaşırtıcı benzerlikler gösterdiğini tespit ettiklerini söylemişlerdir.
-Burçların insanlar üzerindeki etkisini nasıl anlamak gerekiyor?
-Astrologlar Zodyak Hayvanlar Kuşağı`nı tanımamızın insanları anlamamıza yardımcı olacağını söylüyorlar. Bazı tavır ve davranışların kişinin doğal yapısında kökleşmiş olduğunu bilmenin, insanları birbirine karşı hoşgörülü kılacağından söz ediyorlar. Kendi yeteneklerini farketmemiş kişilerin horoskoplarına (doğum haritası) baktırarak, bu konuda bilgilenebilecekleri fikrindeler.
-Kendimizi tanımak için burcumuzu tanımamız, özelliklerini bilmemiz gerekiyor mu?
-Bir kimsenin kendini tanıması, astrologlara göre burcunun özelliklerini bilmeden geçiyor. Astrolojinin temeli horoskoptur, yani doğum haritası. Her insanın horoskopunda, hem on iki Zodyak burcu hem de güneş sisteminin on gök cismi -Güneş ve Ay da dahil- hep birlikte vardır. Horoskop, kişinin doğduğu anda bulunduğu yerden gök yüzünün durumunu gösterir. İnsanın temel karakter ve özelliklerini saptayan ise bu unsurların birbirine göre ne şekilde yerleşmiş olduğudur.
-Sizce toplumumuz burçlar konusunda yeteri bilgiye sahip mi?
-Herkesçe bilinen bir gerçek ki toplumumuz bu konuda yeterince bilgiye sahip değil.
-Burçlara kimler daha çok ilgi duyuyor? Böyle bir sınıflama yapabilir miyiz?
- Doğrulu kesinlik kazanmamış haberlere cahillerin ruhlarının kolaylıkla ünsiyet ettiğini söylemiş bazı büyüklerimiz. Herkes, kendisini şerden sakındıracak maddi ve manevi kemâlini sağlayacak bilgilerden haberdar olmalı.
-Gazetelerdeki günlük, haftalık, aylık, yıllık burç yorumları hakkında ne düşünüyorsunuz? -Bu konuda baz alınması gereken nedir?
-Günlük gazete ve dergilerdeki burç yorumlarında, kişilerin ne yer, ne doğum günü ne doğum saati göz önüne alınmaz. Fakat pek çok kimse bunlarda yer alan “Yıldız Falı”nda yazılı tahminlerin horoskop tahminleri olduğu kanısındadır. Bunlar yalnızca sınırlı Güneş Burcu`nu okurlar. Yorumlar, hızlı hareket eden Ay`ın, on iki burca göre hangi pozisyonda bulunduğu hesabına dayandırılır. Aynı sınırlılık, aylık burç dergileri için de geçerlidir. Bu toplu imalat horoskoplarla, astrologlar bir birey olarak kişiye ancak genel bir biçimde değinirler.
-Burçlar konusunda insanların genelde yanıldığı noktalar var mı?
-Toplumdan önce astrologların “burçlar” konusunda yanılgıları var. Astrologların arasında gök cisimlerine tapmaya varan bir inanış içine girenler pek çok. Gök cisimlerine müstakil bir kudret nispet ediyorlar. Linda Goodman: “Evrende bulunan her şey, evrensel yasanın bir parçasıdır ve astroloji de bu yasanın temelidir. Din, tıp ve astronomi, astrolojiden doğmuştur” demiş. Buna bir de burçlara bakarak geleceği bilme iddiasıyla ortaya çıkanların sözlerini ilave etmek gerekir. Bazılarınca eski astrolojik telakkiler falcılık ve kehanet sanatı ile karıştırılmış, günümüz insanı yaygın bir şekilde tesir altında bırakılmıştır.
-İslam dini bu konuda neler söylüyor?
-Astroloji müslümanlar arasında, Kaldaelilerin eski yurdu Mezopotamya havalisinin işgal edilmesinden sonra yaygınlık kazanmıştır. Abbasilerden itibaren saraylarda müneccimler bulundurulmuş. Müslüman filozof ve bilginlerin bir kısmı astronominin yanı sıra “yıldızların mevkilerinden belirli anlamlar çıkarma sanatı” şeklinde nitelendirilen astrolojiyi “Nücum” veya “Tencim” şeklinde isimlendirerek bir matematik ya da tabiat bilimi olarak kabul etmiş. Bir kısmı da reddetmiş. Fakat reddedilmiş, bir hurafe olduğu iddia edilmişse de “Gizli İlimler” adı altında İslam ülkeleri arasında varlığını korumuştur. Müslümanların yıldızlara bakarak kehanette bulunmları men edilmiştir. İmam Gazali (k.s) astronominin, hadiselerin oluşunu sebeplere bağlama ile alakadar olunan kısmı hakkında: “Doktorun nabız yoklamasıyla gelecek hastalığı keşfetmesine benziyor bu Bu bilim Allah`ın mahlukları hakkındaki sünnet ve adetinin cerayan tarzını bilmektir. Fakat bu ilmi, şeriat -hikmete binaen” zemmetmiştir. Peygamber (sav) Efendimiz “Kader zikredildiği zaman kadere dalmaktan kendinizi alıkoyunuz. Yıldızlar zikredildiği zaman bu konuya dalmaktan sakınınız” demiştir. Hz. Ömer (r.a) “Yıldızlara ait, size karada ve denizde faydalı olacak ilmi öğreniniz. Gerisinden sakınınız” demiştir. Bu bilhassa şu üç sebebe dayandırılmıştır:
1-)Yıldızların tesiri ile insanların kalpleri çalınıyor, onlara bağlanıyorlar. O kadar ki hayır ve şerri; ümit veya ümitsizliği onlardan beklemeye başlıyorlar. Ve böylece Allah`ın zikredilmesi kalplerden silinip götürülmüş oluyor. Güneş`in, Ay`ın ve yıldızların, Allah-u Teala`nın mahluku olduğu, Cenab-ı Hakk`ın onlara hakim bulunduğu gözden kaçıyor.
2-)Yıldızlara bakarak netice çıkarmak tahminden başka bir şey değildir. Bu, bulutların toplandığını görerek yağmur yağacağına hükmeden bir insanın durumuna benzer. Bulutlar toplandığı halde, yağmur yağmayabilir. Yağmurun yağmasına sadece bulutların bir araya gelmesi, kâfi gelmez, daha başka bilemediğimiz sebeplerin varlığı da lazım gelir.
3-) Yıldız ilimleri ile uğraşmanın zararlarından en azı, boşuna işler yapmış olmaktır.
-Son olarak eklemek istediğiniz şeyler var mı?
-İmam-ı Rabbani`nin bir açıklamasını değerli okuyucularla paylaşmak istiyorum. O, “Astroloji gökyüzünün sarsılmaz gücünü elinde tutuyor” diyenleri şiddetle uyarıyor ve “Dünyada olan her işi, durmadan giden, dönen göklerin ve yıldızların değişmeleri ve vaziyetleri yapıyor, diyorlar. Gökleri yaratanı ve icat edeni, hepsini hareket ettireni ve aralarında nizam kuranı görmüyorlar. Allah-u Teala`nın bir şeye karışmadığını zannediyorlar. Ne kadar ahmaktırlar, ne kadar alçaktırlar.” Bazı mutasavvıflar ve İslam düşünürleri astrolojik sistemi ilgi ile karşılamışlar. Onların alem-i sagir-mikro kozmos- olan insanı alem-i kebir-makro kozmos- olan kainata benzetme ufukları genişlemiştir. Böylece burçlarla ilgili semboller, İslam sanat ve edebiyatına geniş bir şekilde yansımıştır. Alimlerimizden “yıldızlar bazı gaybi şeylere delalet edebilir ancak yıldızlar gaybi şeyleri bildirir diye itikad etmek küfürdür.” diyen olmuştur.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.