Sultanahmet`te Birgün
Şu Ramazan’da bir Sultanahmet yapmaya ne dersiniz? İftardan sonra ama... Teravih namazını kıldıktan sonra, ılık bir ramazan gecesinde, sedirin birine kıvrılıp; dört uygarlığın şahidi yapılar arasında bir Türk kahvesi yudumlamak da fena olmaz hani... Sultanahmet’i gezmek için bir gün yetmez bile...
İstanbul’a gelen yabancı turistler mutlaka bir gününü Sultanahmet’i gezmeye ayırırken siz hiçbir gününüzü Sultanahmet’e ayırdınız mı?
Eminönü’nden modern tramvayla gelin Sultanahmet’e, erkenden anıtların etrafında dolaşın, izleyin, gezin. Ramazan ayı için sadece bu mübarek aya özel Sultanahmet meydanına kurulan şenliklere katılın, değişik tatlar tadın. Bir dakika durun. Zaman dursun; etrafınızı seyredin. Renk, tarih ve insan cümbüşünü... Rotanızı çizip devam edin yolunuza. Tabii iftara kadar.
Sultanahmet sadece Osmanlı tarihinin simgesi ya da Osmanlı’nın kalbi değildir. Roma Bizans hanedanlarının tahtı, Mısır anıtı Dikilitaş’ın ikametgâhıdır.
Bizans’ın bu hareketli meydanı Osmanlı döneminde de canlılığını yitirmemiş. Cirit atılmış, sünnet düğünleri gerçekleştirilmiş, ayaklanmalar dahi Sultanahmet’te başlamış.
Hipodromdan başlayın yolculuğunuza diğer adıyla at meydanından. Bugün Sultanahmet meydanının bulunduğu yer. Geçmişte yarışların, müsabakaların yapıldığı büyük at meydanı Latin istilası sırasında tüm Konstantinopolis (İstanbul) gibi yağmalanmış. Bugün ise dört uygarlığa ait öğeleri bir noktadan görebileceğiniz bir açık hava müzesi. Mısır’a, Roma’ya Bizans’a ve Osmanlı’ya ait bu anıtlar binlerce yıllık tarihin özeti sanki.
Sultan Ahmed Camii, Ayasofya, Yerebatan Sarayı, Arkeoloji Müzesi, İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı, Hipodrom, Dikilitaş, Yılanlı Sütun, Milyon Bar vd. hepsi kendi hikâyelerini anlatır.
Mısır’dan gelen obelisk, Firavun III. Tutmosis adına M.Ö. 1550’de Karnak’taki Amon Ra tapınağının iki dikili taşından biridir. Yılanlı sütununsa Helenistik devre ait olduğu bilinmektedir. Hipodromun batısında ise Kanuni’nin sadrazamı İbrahim Paşa’nın sarayı 16.yüzyılın zengin ve tipik özel saraylarının günümüze gelebilmiş tek örneğidir. Zamanının tüm şaşasını gözler önüne seren bu yapı halen Türk İslam Eserleri Müzesi olarak ziyarete açıktır.
Tarihi üçgen yarım ada tarih boyunca en makbul ve önemli bölgeydi. Roma ve Bizans hanedanlarının sarayları yamaçlara kurulurken Osmanlı sarayı (Topkapı sarayı) için yarım adanın burun kısmı seçildi. Hem boğaziçi hem de Marmara sultanların görüş alanındaydı. Saray çevresi en güzel binalarla donatıldı. 19.yüzyıla kadar 400 yıl en güzel yapılar ve yemyeşil tabiat örtüsüyle çevrelendi. Topkapı, sultanların Dolmabahçe gibi boğaziçi saraylarına geçmesiyle sönükleşti. Semt unutulmuşluğun ve terk edilmişliğin bütün hüznünü bu devirde yaşadı. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1460-1478 arasında yaptırılan bu saray, batının etkisinde kalmadan inşa edilen, Osmanlıyı tam anlamıyla yaşatan; zaman içinde parça parça her sultanın katkısıyla eklenerek büyüyen muhteşem bir Osmanlı saray örneğidir. 380 yıl imparatorluk yönetim merkezi olmuştur. Harem bölümü, avlular, hazine, kaşıkçı elması, zümrütlü kama, tahtlar ve tabii bizler için de, bu sarayda yaşamış sultanlar için de en kıymetli bölüm olan 16.yüzyıl Mısır’ın fethini takiben saraya getirilen İslam’ın kutsal emanetleri...
Yerebatan Sarnıcı, tarih boyunca sık kuşatma tehlikesiyle yüz yüze kalan İstanbul’un ve sarayın su ihtiyacını karşılamak amacıyla 6. yüzyılda Justinianas tarafından yaptırılmıştır. 336 tane sütundan oluşur. Osmanlıda akan su sevilir, duran su içilmezdi. Bu nedenle, Osmanlı’nın fethinden sonra sarnıç unutulmuş, sadece sarayın bahçe sulamasında kullanılmıştır. Şu anda bu su sarayı ses ve ışık efektleri arasında ziyarete açıktır.
Ayasofya Dünyanın en eski ve en hızlı inşa edilen katedralidir. 532–537 yılları arasında Bizans imparatoru I.Justinyen tarafından eski şehir merkezine inşa ettirildi. Sanat tarihi ve mimarlık dünyasının başyapıtları arasında yer alır. Aynı İstanbul gibi o da fetihle dinini değiştirmiş ve cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ta 1935 yılında müze olana kadar. Burayı her ziyaret edişimde iki rekât namaz kılmak isterim ama yapamam. Neyse ki özgürce namaz kılacağım Sultanahmet Camii var. Orada koşar secdeyi kucaklarım, arkamda mahzun Ayasofya’yı bırakarak.
Yabancı turistlerin “Blue Mosque”dedikleri Sultanahmet Cami Koca Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Mehmet Ağa tarafından kuyumcu titizliği ile yapılmıştır. İnşaatı 1609-1616 yılları arasında devam eden bu selatin (yani sultanlar tarafından yaptırılan) cami orijinal olarak altı minareli inşa edilen tek camidir. Caminin içini yirmibini aşkın İznik çinisi süsler. Mermer minber muhakkak dikkatinizi çekecektir.
Şu Ramazan’da bir Sultanahmet yapmaya ne dersiniz? İftardan sonra ama... Teravih namazını kıldıktan sonra, ılık bir ramazan gecesinde, sedirin birine kıvrılıp; dört uygarlığın şahidi yapılar arasında bir Türk kahvesi yudumlamak da fena olmaz hani...
Sultanahmet’i gezmek için bir gün yetmez bile...
Hande Berra'ın Yazısı.