Topkapı’nın büyülü efsanesini onun kapsama alanına girer girmez hissedersiniz. Nekadar gerekli olursa olsun Topkapı’ya hiçmi hiç yakışmayan mekanik emniyet bölümünü aşınca başlar efsanevi büyü...

Pek çok kereler gezmiş olsam da her seferinde ayrı bir şey gördüğüm ve öğrendiğim bu tarih müzesi çeşitli devir ve kişilerle canlanır ruhumda. Kimi zaman Hasan çelebi hocamın önderliğinde gezerken bir hattat sanatkâr gözüyle gezerim. Profesyonel rehber Ahmet beyin anlattıklarıyla at üstünde cirit oynayan bir yeniçeri veya Mısırın fethiyle Yavuz Sultan Selime devredilen kutsal emanetleri has odaya ağzımda kuran mırıltısı titreyerek taşıyıp yerleştirme görevi verilen şanslı kişide... Oğlumu gezdirirken Valide sultan... Yıllar önce okul gezilerinde ise padişahın kızı sultanlar gibi gezmiş olsam da yine aynı şevkle gider gezerim Topkapı’yı...

Fatih sultan Mehmet ile başlayan Topkapı sarayı inşası her devirde çeşitli eklemeler yapılarak 380 yıl imparatorluğun yönetim merkezi olmuştur.1550de harem Kanuni zamanında Topkapı sarayına taşınmıştır.Sarayın esas ikametgahı haremin ası Valide sultandır. Valide sultan tahttaki padişahın annesi olup genelde devşirme olduklarından isimleri Farsça tamlamalardır.”Bezmi âlem gibi”Sultanlar ise Fatma, Zeynep gibi Müslüman isimlerine sahiptirler. Harem esasen Enderun bir eğitim kurumudur. Sultanlar, devşirmeler, cariyeler hepsi saray adabı ile eğitilen Türk_İslam kültürünü en iyi şekilde öğrenen seçkin kişilerdi. Sultanlar diğer kadınlardan ayrıcalıklıydı. Padişahın seçtiği Paşa sultanla evlenir .Sultan hem paşayı boşama hemde görev icabı tayini çıkarsa yanına gitmeme hakkına sahiptir.

Harem bölümünü gezmek için ayrı bir bilet almanız gerekir. Beklenen gibi gösterişli ve şuh olmasa da kadınsı ve gizemlidir. Gizemi korunmuşluğundandır. İnsan yapısında gizlilik görünmeyen değerlidir. Modernitede ise görünen değerli sayılmaya başlanmışsa da yaradılışa terstir.Osmanlıda kadın görünmeyen görendir.kafes arkasından istediğini gören değerli olandır.Padişah bile hürmet eder bu gizeme hareme girerken gümüş topuklu nalınlar giyer nalınların tıkırtısı yankılanınca haremde her kez odasına çekilir.Padişahın kimi ziyaret ettiğini de sadece ziyaret edilen bilir.

Zamanında 380 kadar odası olan haremin. Padişahların bayram tebriklerini kabul ettiği Hünkâr sofrası en güzel odalarındandır. Üstte parmaklıkları sedef kakmalı balkon, üç tarafında üç çeşmesiyle suyun çini ve mermerin beraberliklerinden oluşan ihtişamı görürsünüz.3.Murad hanın odası Mimar Sinan tarafından yapılmıştı. Hünkâr hamamı, çinilerle süslü Valide Sultan dairesi, şehzadeler mektebi harem ağaları bölümü, kızlar ağası köşkü ve tabiî ki haremin taç giriş kapısı üzerini süsleyen ayet”Kendi evleriniz dışındaki evlere izin istemeden ve orada yaşayanlara selam vermeden girmeyiniz” yazısı;Maalesef yüz yılların zaman aşımı ve tahribatı nedeniyle tamamı mevcut olmasa da kalanı bile bize çok hikâyeler anlatmaktadır.

Şimdi gezerken haremi dört duvar olarak bakmayın. Duvarlardaki ince işlemelere, yemiş odasının zarafetine bakın. İhtişamın ve tevazünün beraberliğini görüp. Yankılanan nalın seslerini duyun. Haremin dışarıyla irtibatını sağlayan Haremağalarının esmer sevimli siluetlerini görün. Haremin bahçesindeki havuzda cariyelerin kayıkla dolaştıklarını hayal edin; sarayın mutfak bölümünde göreceğiniz gösterişli takımlarda yemek ve ziyafetlere katıl salarda; bu muhteşem sarayda yaşa salarda tüm Valide sultanlarda, Sultanlarda insanlık ve varlık şuurları gelişmiş kimselerdi. Rönesans devrinde Fransız kraliçesi Marie antoinette in” fakirler açsa pasta yesinler” demesi gibi gaflar yerine sahip olduklarıyla aşhaneler, bakımevleri, cami, hamam hayrat, çeşme, kimsesiz kızların çeyiz ihtiyaçları için vakıflar bile kurdular. Tabii bunları devlet parasıyla da değil; sadece padişaha ve hanedana ait HAS adı verilen özel mülklerin gelirlerlerinden kullanarak yapmışlardır


Hande Berra'ın Yazısı.