Çomar Davası Sonuçlandı
Çomar isimli köpeğin ölümünün ardından; sahibinin, köpeğin cesedini kefenleyip, özenle hazırladığı mezara gömmesi, ardından yasını tutup, yemek dağıtması halkın tepkisine neden olurken, bölge savcısı da harekete geçti ve söz konusu şahıs hakkında; bidat işlediği suçlamasıyla kamu davası açtı.
Bölge savcısının açtığı kamu davasına halkın ilgisi de büyük oldu. Mahkeme salonunu hıncahınç dolduran meraklılar, mahkeme başkanı ve sanık arasında geçen diyalogları ilgiyle dinlerken, mahkeme sonucu da en az diyalogların kendisi kadar şaşırtıcı oldu. Mahkeme sürecinde yaşananlarsa şunlar oldu: Mahkeme, savcının; sanık hakkındaki suçlamalarla ilgili mütalaasıyla başladı. Savcı, mütalaasında, köpeğin ölümünden itibaren yaşananları kısaca şu şekilde özetleyerek, sanık hakkındaki suçlamalarını temellendirmeye çalıştı: “Zanlı, çok sevdiği çoban köpeğinin hastalanıp, ölmesinin ardından; özel bir çukur kazdırıp, köpeğin cesedini bezlere sarıp defnettikten başka, canı için yemek pişirip, fukaraya dağıtmıştır.
Kısaca; bir insan ölüsü için ne yapılması gerekiyorsa köpeğinin ölüsü için onu yapmıştır. Zanlının söz konusu davranışlarının dinde yeri olmadığından mütevellit, bir kısım komşuları rahatsız olarak, durumu savcılığa bildirmişler ve sonuçta söz konusu şahıs hakkında alenen bidat işlemek ve bunun sonucunda halkı galeyana getirmek suretiyle isyan ve kargaşa çıkmasına yol açmaya çalışmak isnadıyla dava açılması savcılığımızca uygun görülmüştür.”
Savcılığın mütalaasının ardından söz alan Mahkeme Başkanı ise; zanlıya hitaben şunları söyledi: “Bre nadan! Bu ettiğin ne iştir? Bir köpeğin leşine bunca tazim ne demektir? Ashab-ı Kehf bile köpeklerine bu derece saygı göstermemiş, Hazreti Üzeyir (a.s.) bile eşeğine bu mertebe hürmet etmemiştir. Meğer sen bir zındık, putperest yahut aklı başından gitmiş bir sarhoşsun…” Mahkeme Başkanı’nın sözleri devam etmekteyken izin isteyerek, Başkan’ın sözünü kesen sanığın ise Başkan’a hitaben şunları söylediği kaydedildi:
“Efendim! Kerem ediniz! İşin aslını anlamadan hiddetlenmeyiniz. Benim köpeğim, başka köpekler gibi değildi. Birçok iyilikleri vardı. Mesela, malından, bizzat şahsınıza iki yüz akçe vasiyet etmiştir. İzniniz olursa gideyim; akçeleri getirip, son vasiyetini de eda etmiş olayım…” İki yüz akçeyi işitince gözleri parladığı gözlemlenen Mahkeme Başkanı’nın, sanığın bu sözleri üzerine davacı tarafa dönerek, şu sözleri söylediği tespit edildi:
“Allah Allah! İşte insanlar böyledir! Hayır sahiplerini çekemezler. Bu Müslüman’ın hakkında neler söylemediler… Neyse, müteveffanın cenazesinde bulunamadık bari matemini tutalım.” Sanığın, iki yüz akçeyi bir kese içinde getirip Mahkeme Başkanı’na:
“İşte Efendim, çomar bendenizin parası” diyerek takdim etmesi üzerine, Mahkeme Başkanı’nın: “Estafirullah! Çomar dostumuzun.” dediği kaydedildi.
GENÇ'ın Yazısı.