Evliya Çelebi Kimdir?
Selman Sami Taşçı
Bir tarihtir Evliya Çelebi. Hayatıyla, yaşayışıyla bir efsanedir âdeta. Size bugün Evliya Çelebi’nin hayatından bahsedeceğim. Yaşamı, ailesi, kitapları hakkında bilgiler vereceğim. Lafı fazla uzatmadan buyurun okumaya…
Evliya Çelebi Kimdir?
25 Mart 1611`de İstanbul`un Unkapanı semtinde doğan en ünlü Türk seyyahtır. Evliya Çelebi’nin babası Derviş Mehmed Zilli, I. Süleyman’dan I. Ahmed’e kadar ki Padişahların kuyumcubaşılığında bulunmuş ve seferlere katılmıştır.
Bir rivayete göre de; Enderuna alındı, dayısı Melek Ahmed Paşa’nın aracılığıyla Sultan IV. Murad’ın hizmetine girdi. Çelebi ailesi aslen Kütahyalı olup, fetihten sonra İstanbul’a yerleşmiştir. Evliya Çelebi, çok iyi bir öğrenim gördü. Önce mahalle mektebine gitti. Daha sonra Şeyhülislam Hamit Efendi Medresesi`ne girdi. Burada yedi yıl okuduktan sonra saraya özgü bir okul olan Enderun`a devam etti. Okul öğreniminin dışında özel hocalardan Kur`an, Arapça, güzel yazı, mûsiki, beden eğitimi ve yabancı dil dersleri aldı. Kur`an`ı ezberleyerek hafız olmuştur. Evliya Çelebi, öğrenimini bitirdikten sonra sarayda görev aldı. Yaptığı işlerle Padişah ve devlet ileri gelenlerinin beğenisini kazandı. Bu yüzden çok yüksek görevlere getirilmesi düşünülüyordu.
Nasıl Seyahate Başladı?
Evliya Çelebi`nin düşünceleri çok farklıydı. Daha küçük yaşlarından îtibâren içinde gezi arzusu vardı. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyordu. Bu yüzden sarayda fazla kalamadı. Kendisinin anlattığına göre bir rüya üzerine gezilerine başladı.
Gördüğü rüya şöyleydi: Rüyasında İstanbul`da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Camii`ndeydi. Orada kalabalık bir cemaat vardı. Peygamberimiz H.z Muhammed`i (savbaş tarafta gördü. Dört halifesi ve diğer ashâbı da oradaydı. Muhammed`in yanına gidip ondan şefaat dilemek istedi. Ama bir türlü cesaret edip de gidemedi yanına. En sonunda bir cesaretle gidip "Şefaat ya Resulallah" diyeceğine, "Seyahat ya Resulallah" dedi. Böylece, 70 yaşına kadar sürecek ve çeşitli sıkıntı ve hâdiseler geçirmesine rağmen vazgeçmeyeceği seyahati başladı.
İlk gezisini, İstanbul ve çevresine yaptı. Daha sonra İstanbul dışına çıktı. Tam elli yıl boyunca durmadan gezdi. Gezdiği yerler arasında o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan yerler vardı.
Evliya Çelebi, bu gezileri sırasında çok ilginç yerler gördü. Yeni insanlarla tanıştı. Birçok olayla karşılaştı. Karşılaştığı ilginç olayları kitabında okuyucuya anlattı. Gezileri sırasında birçok kez ölümle burun buruna geldi. Savaşlara katılarak savaşları anlattı. Gezmek için gittiği son yer Mısır oldu.Evliya Çelebi`nin bugün bile önemini taşıyan Seyahatname adlı eseri işte bu gezilerin ürünüdür.
Başka Bir Rivayete Göre
19 Ağustos 1630 gecesi, rüyasında gördüğü Hz. Muhammed`in (sav) elini öperken heyecanlanıp ‘Şefaat ya Resulullah’ diyeceği yerde ‘Seyahat ya Resulullah’ diyerek geleceğine farklı bir kapı araladı. Tam kırk yıl boyunca bütün Osmanlı coğrafyasını dolaştı. Kimi zaman han odalarında mûsîki dinledi, kimi zaman da çarşılara giderek farklı kültürlerin insanlarıyla tanıştı. Zengin konaklarına misafir oldu. Liman kentlerine uğradı; yıkık surları ölçtü, bin bir çeşit nesneyi elleriyle tarttı.
Kervanlara katıldı. Krallar ve sultanlar sanki onun arkadaşıydı, öykülerini ve hayatlarını anlattılar. Asıl adı bilinmiyor ama dünya onu Evliya Çelebi olarak tanıdı.
Evliya Çelebi üzerine çok şey yazıldı ve söylendi; fakat onun bir insan ömrünü adadığı Seyahatname’si bu güne kadar tam olarak yayımlanmadı. Sonuçta bu eser, az sayıda uzmanın yararlanabildiği 10 ciltlik bir külliyat olarak kaldı.
Seyahatname Nasıl Yazıldı?
Seyahatname, Evliya Çelebi tarafından 17. yüzyılda yazılmış olan bir gezi kitabıdır. 10 ciltten oluşur. Yaşanan olaylar halkın anlayacağı şekilde yazılmıştır.
Evliya Çelebi, Seyahatname`sinde gezip gördüğü yerleri kendi üslûbu ile anlatmaktadır. Evliya Çelebi`nin 10 ciltlik Seyahatnamesi, bütün görmüş ve gezmiş olduğu memleketler hakkında oldukça önemli bilgiler içermektedir. Eser bu yüzden Türk Kültür Tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahip olmuştur.
Nereleri Gezdi?
1640’larda Bursa, İzmit ve Trabzon’u gezdi,
1645′te Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti. Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculuklara çıktı, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle katıldı.
1645′te Yanya’nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa’nın yanında görevli bulundu.
1646′da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa’nın saymanı oldu. Doğu illerini, Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın kimi bölgelerini gezdi. Bir ara Revan Hanı’na mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu sebeple Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı. 1648′te İstanbul’a dönerek Mustafa Paşa ile Şam’a gitti, üç yıl bölgeyi gezdi.
1651′den sonra Rumeli’yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya’da bulundu. 1667-1670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi.
1682′de Mısır’dan dönerken yolda ya da İstanbul’da öldüğü düşünülmektedir.
Rûhu şâd olsun…
GENÇ'ın Yazısı.