Ruhunun Nefesiyle Çalışan Adam: Ahmet Davutoğlu
Bu yazının ana fikrini dolaştırmadan baştan söyleyeyim: Gelecekte insanlığa katkıda bulunmak gibi ulvî amaçları olan ve bunun için de kendisine bir örnek arayan herkesin Ahmet Davutoğlu’nu, yaptıklarını, eserlerini ve çalışmalarını anlamaya ihtiyacı var. Geçenlerde Economist yazdı, bugün batıda, Türk dış politikası dendiğinde kilit isim Ahmet Davutoğlu olarak görülüyor. Bu noktaya gelmek kolay değil. Biraz Bektaşivari bir genelleme olacak ama sır, en önemli kitabının adında aklı: Stratejik Derinlik. Davutoğlu’nun öncelikleri, yetişme disiplini, ilmi hassasiyeti ve ihtiyacı olana vukufiyeti ancak stratejik derinlik kelimesi ile karşılanabilecek bir zenginlik arzediyor. İlmi disipline olan sadakati, bizi biz yapan değerlerden taviz vermemesi, doğu ve batı arasındaki gerilimi ve çatışmayı özümseyerek, buradan fırsat alanları oluşturabilmesi ve daha da önemlisi tüm bunları bir takım önyargılarla gözü kararmışlara usanmadan, bıkmadan, bir beyefendi nezaketi ve sabrı ile aktarabilme başarısını gösterebilmesi Davutoğlu hocamız dendiğinde akla gelen özellikler.
İlginç bir tevafuk, bu yazıyı yazdığım sırada Abdullah Yaşar’a ait “Dünya Tarihine Yön Verenlerden 101 Etkili Söz” (Hayat Yayınları) isimli kitap geldi masama. Kitabı açar açmaz rastladığım, Hali Cibran’a ait şu söz bu yazının hüsn ü hatimesi olsun: “Dokuduğunuz kumaş parçasını, sevgiliniz giyecekmiş gibi yüreğinizden çektiğiniz ipliklerle dokumak. Yükselttiğiniz binayı, içinde sevgiliniz oturacakmış gibi ruhunuzun hızıyla yükseltmek. Tohumları şefkatle dikmek, ekini sevinerek toplamak. Bütün bu verimler, sevgilinize sunulacak bir hediye imiş gibi! Yaptığınız her işi, ruhunuzun nefesiyle yüklemek. Ve çalıştığınız sırada bütün kutlu ölülerin sizi çevreleyerek gözettiklerini hissetmek...”
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.