Bağdat Kadısı Said bin Osman’ın, Halife Mehdi’yi; zihin kontrol yöntemleri kullanarak etkilediği ve Bağdat Kadılığı görevini de bu şekilde elde ettiği iddia edildi.

Bağdat Kadısı Said bin Osman’ın, Halife Mehdi’yi; gelişmiş zihin kontrol yöntemleri kullanarak etkisi altına aldığı ve hâlihazırda yürütmekte olduğu Kadılık görevini de bu şekilde elde ettiği iddiası ortaya atıldı. Heysem bin Adiy isimli yüksek düzeyli bir bürokrat tarafından ortaya atılan iddia, Başkent kulislerinde; sahibinin saygın kişiliği nedeniyle komplo teorisi denilip geçilemeyecek kadar ciddiye alınıyor.

Heysem bin Adiy’in, Davud bin Reşid’e aktardığı, Davud bin Reşid’in de basına sızdırdığı sanılan iddialar ise şu şekilde: Halifelik, Mehdi’ye geçtiğinde; Said bin Osman, saraya gelerek, Halife’nin özel sekreteri Rebi’ye, Halife’nin yanına girmek istediğini belirtti. Rebi, kim olduğunu ve niçin geldiğini sorduğundan Halife’yi ilgilendiren, sadık bir rüya gördüğünü ve onu anlatmak istediğini söyledi.

Rebi’nin: “İnsanlar, kendi gördükleri rüyalara inanmıyorlar ki seninkine inansınlar” demesiyle de: “Ya izin alırsın ya da beni içeri sokacak başka birini bulur ve bana izin vermediğini Halife’ye anlatırım” dedi.

Bunun üzerine Rebi, çaresiz, huzura çıkarak: “Ey Mü’minlerin Emiri! İnsanlara yüz verdiniz. Şimdi içeri girmek için her türlü yola başvuruyorlar” dedi.

Halife: “Kurallar böyledir. Ne oldu?” diye sorunca da: “Adamın biri, sizi ilgilendiren güzel bir rüya gördüğünü söylüyor ve içeri girip, anlatmak için izin istiyor” dedi. Halife de onu içeri almasını söyledi.

Böylece Said bin Osman, huzura girdi. Gösterişli ve yakışıklı biriydi. Sakalı gür ve lisanı düzgündü. Halife, gördüğü rüyayı anlatmasını istediğinde şöyle anlattı: “Ey Mü’minlerin Emiri! Rüyamda; bir adam gelerek; ‘Mü’minlerin Emiri’ne söyle ki hilafette otuz yıl kalacak. Bunun alameti de rüyasında yakuttan bir tespih çekmesi ve tespihin tanelerinin otuz çıkmasıdır’ dedi…”

Halife: “Gördüğün rüya güzel. Bu gece deneyip, bakalım. Görürsem; istediğini veririm. Yok; göremezsem, biliyorsun ki rüyalar her zaman çıkmaz” dedi. Bunun üzerine Said: “Ey Mü’minlerin Emiri! Ben şimdi ne yapacağım? Evime; çocuklarımın yanına vardığımda ‘Halife’nin yanındaydım. Bu yüzden elim boş döndüm’ mü diyeyim?” şeklinde sitem etti.

Halife’nin: “Peki, öyleyse ne yapmamı istersin?” demesiyle: “Ey Mü’minlerin Emiri! Bana istediğimi ver. Söylediklerimin doğruluğunu ispatlamak için karımı boşamaya yemin edeyim” dedi. Halife de kendisine on bin dirhem verdi ve ertesi gün geleceğine dair kefil getirmesini istedi.

Said, orada bulunan güzel yüzlü bir hizmetçiyi göstererek: “İşte! Kefilim budur” dedi. Hizmetçi de kabul etti. Gerçekten de Halife Mehdi, o gece söylenilen rüyayı aynen gördü. Said, sabahleyin saraya geldiğinde, içeri girmesi için izin verildi. Halife’nin kendisine bakıp: “Hani doğru söylemiştin?” demesi üzerine; bir şey görüp, görmediğini sordu.

Halife tereddüt edince de: “Şayet bir şey görmediyseniz zevcem boş olsun!” dedi. “Ne cesaretle böyle bir yemin edebiliyorsun?” sorusuna da: “Çünkü ben doğru şey üzerine yemin ediyorum” karşılığını verdi. Bunun üzerine Mehdi, anlattığı rüyayı harfiyen gördüğünü söyledi.

O zaman Said, tekbir getirerek: “Ey Mü’minlerin Emiri! Sözünüzü tutunuz” dedi. Halife de ona üç bin dinar, her sınıftan on kat elbise ve en iyisinden üç binek hayvanı verilmesini emretti. Said oradan ayrıldıktan sonra, kendisine kefil olan hizmetçi, arkasından giderek: “Allah aşkına! Anlattığın rüyanın aslı var mıydı?”diye sordu. Said: “Hayır. Yoktu” dedi.

Hizmetçi: “ Öyleyse Halife, o rüyayı nasıl gördü?” diye sorunca da: “Bu; büyük adamlara mahsus bir şeydir. Sizin gibiler akıl erdiremez. Rüyayı kendisine anlattığımda etkilendi, kalbini ve aklını onunla meşgul etti. Bu yüzden de uyur uyumaz gördü” dedi.

Hizmetçinin: “Eşini boşamaya yemin ettin!” demesi üzerine de şunları söyledi: “Üç eşim vardı. Birini boşadım, ikisi bana kaldı. On dinarla onun mihrini öderim. On üç bin dirhem, on kat elbise ve üç binek bana kalır.” Arkasından kendisine şaşkın şaşkın bakan hizmetçiye: “Sana doğruyu söyledim. Bunu, bana kefil olmanın mükâfatı say ve sakın kimseye söyleme!” dedi.

Hizmetçi de duyduklarını gizledi. Daha sonra Halife Said bin Osman’ı çağırtarak, Kadı yaptı. Halife’nin ölümüne kadar da bu görevde kaldı…

İddiaların ortaya atılmasının ardından Said hakkında herhangi bir soruşturmaya gerek görülmemesi “Acaba devlet içinde soruşturma açılmasını engelleyen gizli bir odak mı var?” sorusunu akla getirdi.


GENÇ'ın Yazısı.