Nişabur Pazarında Vukuat
İsminin Abdullah bin Mübarek olduğu öğrenilen bir zatın Nişabur pazarında gezerken aniden çığlık atıp, yere yığılması, pazarcı esnafı arasında korku ve paniğe neden oldu.
Pazarcılar tarafından; yüzüne su serpmek ve kolonya koklatmak şeklinde yapılan acil tıbbı müdahalenin ardından kendine gelen ve Tebe-i Tabiin’in büyüklerinden olduğu öğrenilen Abdullah bin Mübarek isimli zat, olayla ilgili olarak şunları anlattı: Soğuk bir kış gün olmasına aldırmaksızın Nişabur pazarında gezerken, sırtında yalnız bir gömleği olduğu için üşüyüp titreyen bir köleye rastladım. Ona: “Efendine söylesen de sana bir palto alsa olmaz mı?” dedim.
Köle: “Efendime ne söyleyebilirim ki? O benim halimi görüyor ve biliyor” deyince kölenin sahibine olan teslimiyet ve rızasından cezbeye gelip, elimde olmadan feryad edip, yere düştüm. Kulların Allah’a karşı nasıl bir teslimiyet, sabır, kanaat ve rıza hali içinde olması gerektiğini, bu köleye bakıp öğrenmenizi tavsiye ederim. Bunun dışında sağlık durumumda ise herhangi bir sıkıntı yoktur. Dağılabilirsiniz…
Tihaber muhabirinin yaptığı araştırma sonucunda Tebe-i Tabiin’in büyüklerinden olduğu ortaya çıkan zatın ilk vukuatının da bu olmadığı öğrenildi. Muhabirimizin edindiği bilgiye göre göre; Abdullah bin Mübarek isimli bu mübarek zat oldukça misafirpervermiş. Kendisine bu adetinin sebebi sorulduğunda: “Kıyamet günü misafir ile yenenden sual olunmayacağını duydum da ondan” diye cevap vermiş.
Hatta bir keresinde kendisinin çok ikramda bulunduğuna şahit olan birisi: “Malınız azalıyor. Misafire ikram işini biraz azaltsanız?” dediğinde, “Mal azalıyorsa ömür de bitiyor” şeklinde mukabelede bulunmuş. Abdullah bin Mübarek isimli söz konusu zat, bu gibi hikmetli söz ve davranışlarının yanı sıra yakın çevresinde din gayretinin çokluğu ile de nam salmış. Hatta o kadar ki Allah-ü Teala’dan başkasına ibadet edilmesine hiç tahammülü yokmuş.
Bir keresinde; bir ateşperest ile çalışıyormuş. Namaz vakti gelince ondan, namaz kılarken, kendisine zarar vermeyeceğine dair söz almış. Bunun üzerine namaz vaktinde namazını rahatça kılmış. Sonra ateşperest şahsın ibadet vakti gelmiş. “Şimdi sıra bende. Ben ibadet ederken sen de bana zarar vermeyeceğine dair söz ver” deyince, söz vermiş ve rahatça ibadet edebileceğini bildirmiş.Fakat ateşperest, ateşe tapma üzere secdeye varınca, sözünde duramamış ve üzerine atılmış. O anda “Söz verdiğin zaman ahdini yerine getir!” diye bir ses duymuş ve hemen geri çekilmiş.
Ateşperest ibadetini bitirince: “Evvela hücum ettin. Sonra niye vazgeçtin?” diye sormuş. “Ben, Allah’tan başkasına secde ettiğin zaman dayanamadım. Üzerine atıldım. Seni öldürmek istiyordum. Fakat tam o anda ‘Söz verdiğin zaman ahdini yerine getir!’ diyen bir ses, beni bu işten alıkoydu.” demiş.
Bunun üzerine ateşperest: “Rab, senin rabbindir. Kendi düşmanı için dostunu bile azarlıyor. İşte huzurunda Müslüman oluyorum” diyerek kelime-i şahadet getirmiş. .. Abdullah bin Mübarek: Tebe-i Tabiin’in büyüklerindendir. Emevi halifelerinden Hişam bin Abdülmelik devrinde (m: 736) Merv’de doğdu. Türk asıllıdır. Hadis, fıkıh âlimi, mücahid ve zahiddir. 797 yılında bir gaza dönüşü Bağdat yakınlarındaki hit adlı yerde vefat etmiştir.
GENÇ'ın Yazısı.