GENÇ`ten Yararlanıyorum
Genç Dergi’yi 5 aydır takip ediyorum. Yazıların çoğunu okuyorum, not alıyorum bazen, yararlanıyorum Genç’ten. Genç’in ciddi bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum. Gençlik dergilerini almak için bayiye gidiyordum. Şimdi ismini vermesem daha iyi olur çoğu dergi bana yavan ya da nasıl denir soğuk geliyordu. Ve çok ansiklopedik. Ama Genç Dergi farklı, ve aradığım bazı şeyleri buluyorum onda. Bir boşluğu dolduruyor. Bu yüzden öncelikle Allah razı olsun diyorum hepinizden… Genç Dergi’yi okurken hissettiğim bir vurgu var: Dert... Editörün yazılarında ve derginin bazı yazılarında bu konu işleniyor. Dikkatle okuyorum. Kendimce dertli ve kafası karışık biri olduğum için... Herhangi bir topluluğun, cemaatin içinde yer almıyorum; bunun sebebi şu aslında: Hangi topluluğun içinde yer alsam ötekini gözden kaçıracak, yeteri kadar hissedemeyecek gibi hissediyorum. Şairin “insan hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır” dediği insanlardan olacağımı sanıyorum. Yani sağır olmasam bile, şimdiki kadar bütün hissedemeyeceğimi sanıyorum kendimi. Kendimi ülkemle yani. Bazı arkadaşların topluluk konuşmalarına, tartışmalarına şahit oldukça da üzülüyorum. Bu yüzden kendimi daha yalnız hissediyorum. Daha aracısız bir bütünlüğe yakın hissediyorum kendimi. (Bir derdi ve vazgeçilmezi yokmuş gibi yaşayan farklı ideolojik insanlar zaten onu dışı.) Böyle düşünürken ve hissederken faaliyetsiz de kalmak istemiyorum. Kendime göre işler, faaliyetler yapıyorum, özellikle gönüllü faaliyetleri seviyorum. Genç’in Eylül sayısında çıkan gönüllü faaliyet önerilerini işaretledim! Bazılarını yapmaya çalışıyorum. Parça parça faaliyetler belki, ama beni mutlu ediyor sonuçta. Çok iyi bir düşünce olmuş bence. Küçük küçük(!) işler yapıyorsun, onlar küçük ya da boşunaymış gibi düşünen olabilir belki ama öyle değil aslında. Yapınca hissediyor insan bunu. Benim derdim de bu. Dünyanın sıkışmışlığı, karmaşıklığı içinde.
Not: Kişisel durumumdan çok bahseden bir haber oldu, kusura bakmayın. Selam ve duayla.
Yunus Şeker/Kayseri
Editör’ün Notu: Aksine çok samimi bir mesaj olmuş Yunus kardeş. Senin gibi “dertli” bir kardeşin varlığından daha ziyade bunu bizimle paylaşıyor olman çok daha önemli. Teşekkür ederiz. Bizler hakikaten gittikçe azalmakta olan siz gibi dertli kardeşlerimizin sayısı çoğalsın diye çıkıyoruz. Bunun ilk adımı birbirimizin seslerine kulak vermekle olacak. Degerli
İnternette Tanıtım Eksikliği
GENÇ Dergi çalışanları... Ben bir yıldır dergimizin abonesiyim. Her ay baştan sona bir sayfa dahi atlamaksızın dergimizi okuyorum. Ve tamamen bana hitap eden ilk ve tek dergi olmasından dolayı da GENÇ Dergi’ye müteşekkirim. Ama dikkatimi çeken çok önemli bir eksiğimiz var. Maalesef internet yoluyla dergimizin tanıtımı yeterli derecede yapılamıyor. Örneğin GENÇ Dergi’ye ait müstakil bir sitemiz dahi yok. Bir kaç blog sayesinde sesini ancak duyurabiliyoruz. Örneğin ben GENÇ DERGİ ile ilk kez sanal alemde tanışmıştım. Benim gibi bir çok arkadaşımızın da eğer tanıtımımız yeterli ölçüde yapılabilirse GENÇ DERGİ ile tanışma ihtimali olacaktır diye ümit ediyorum. Ben Güneydoğu’da din dersi öğretmeni olarak görev yapıyorum. Öğrencilerime sık sık dergiden hoşuma giden parçaları okuyarak bu vesileyle öğrencilerimizi de GENÇ dergiden mahrum etmemiş oluyorum. Sizlerin daha iyiye ulaşabilme adına gösterdiğiniz çaba ve gayretleri heyecanla takip edip yalnız olmadığımızı hatırlayarak bu durumdan mutluluk duyuyorum. Bu yıl dergimize abone olanlara vereceğiniz hediyeler çok güzel ama okumaya hasret bir toplumda biraz daha farklı bir çizgi yakalama uğraşıyla kitap veya basılı bir yayın hediye etmenizi arzu ederdim. (Cafcaf ise sürdürdüğü çizgisiyle kendi alanında Türkiye`de bir ilk olacak inşallah.) Başarılarınızın devamını diliyorum.
Mesut SERDAR
Editör’ün Notu: İçten mesajınız için biz de size teşekkür ederiz Mesut Bay ,eksik olmayın. Sitemiz yaklaşık bir aydan bu yana yayında. Henüz birçok eksiği var ama inanıyoruz ki daha iyi olacak. Tanıtım konusunda GENÇ Gönüllüler aslında ellerinden geleni yapıyorlar ama haklısınız, daha çok tanıtım yapmamız lazım. Gelecek senenin hediyesini sizin teklifiniz doğrultusunda değerlendireceğimizi bilmenizi isteriz. Çalışmalarınızda başarılar.
İmam Alim İçin Teşekkür
Merhaba. Derginizi ara sıra alıyorum. 14. sayınızda İmam Alim ile ilgili yazıyı okudum. Bu yazı için teşekkür etmek istedim. Unutmadığınız için...
Hayri Karakuş
Ankara’ya Gelecek misiniz?
GENÇ Dergisine merhaba. Derginizi bir süredir n/t mağazasında rastladıkça alıyorum. Beğeni ile okuyorum. Şölenler yapıyor olmanıza çok sevindim. Ankara`ya gelecek misiniz? Ben Gazi`de öğrenciyim. Ömer Karaoğlu`ndan başka kimler geliyor sanatçı olarak konserlerinize? Selçuk Küpçük ya da Mustafa Uysal, Bestami gibi gibi isimleri de görmeyi dilerim. Ayrıca Savni Sami Özer ve Ahmet Özhan gibi tasavvuf müziği sanatçılarımız da geliyor mu?
Elif Eda
Editör’ün Notu: Ankara da olabilir ama önce sırada Konya ve Kayseri var. Şölenlerimize Ö. Karaoğlu’ndan başka bir de stand-up sanatçısı Recep Demirkaynak katılıyor. Artık bu seneki formatımız böyle. Diğer isimleri önümüzdeki seneler için düşünebiliriz. Mesaj için teşekkürler.
Kaliteden Taviz mi?
Derginizin abonesiyim. Dergiyi ilk aldığımda gençlerin gündemini takip edebileceğimi düşündüm; gerçekten de öyle dergiyi baştan sona okuyorum. Ancak ekim sayısı biraz kaliteden taviz vermiş gibi görülüyordu. Röportajlara ağırlık verilmiş olması nedeniyle pek fazla ilgi çekici olmadığını düşünüyorum. Kasım sayısı gayet iyi. Ben kız meslek lisesinde psikolojik danışmanlık yapıyorum; rehberlik panolarında dergiden yararlanıyorum, ilgilerini çekebileceğini düşündüğüm bölümleri kesip asıyorum. Bu yazdıklarımı yapıcı bir eleştiri olarak alırsanız sevinirim.
Ziya Bircan
Editör’ün Notu: Ziya Bey’e teşekkür ederiz. Her sayı birbirini tutmaz şüphesiz. Ama her sayıda o bahsettiğiniz “gençlerin gündemi” meselesini ana meselemiz olarak aldığımızı bilmenizi isteriz. Çalışmalarınzda başarılar.
GENÇ GÖNÜLLÜLER BOŞ DURMUYOR
Yusuf’un Bir Günlük Saltanatı
Dünyadan gelip geçmiş herkesin giyinip gezinmeye can attığı özel giysiler vardır. Hayır tabii ki bir balo kıyafetini ya da fiyakalı bir takım elbiseyi kastetmiyoruz. İnsanı sadece bir günlüğüne de olsa mutlu kılan, ona değerli olduğunu hissettiren, her zaman herkesin giyemeyeceği şeyler... Sünnetlik, gelinlik, damatlık gibi... Bunlar bir kaç saatliğine de olsa kendinizi padişah, ya da peri kızı hissetmenizi sağlarlar.
Aslında herkesin evlenirken gelinlik-damatlık giyindiğini, bütün sünnet çocuklarının bir "sünnet takımı"na sahip olduğu düşünürüz çoğumuz. Ama öyle değildir. İşte biz öyle olmayan bir hikayenin içinden geçtik...Yusuf, henüz altı yaşında. Hayata sadece "yokluk" kısmından aşina. Annesi kan kanserine yakalanıp tedavi ettiremediği için ölen kardeşine borçla bir sünnet takımı almayı başarmış. Ama yaşadıkları kömürlüğe hırsız girmesi hasebiyle onu da kaybetmişler.
Biz bir buruk gönlün, yüce GÖNÜLLER tarafından inşasına şahit olduk. İki gönüllümüz, başka gönüllülerimizden çocuklarının sadece bir gün giymiş olduğu sünnet takımını ödünç vermelerini isteyerek, Yusuf`u giydirdiler. Bir gönüllü fotoğrafçımız da bu anı fotoğrafladı. Yusuf da tıpkı diğer çocuklar gibi, sünnet takımıyla sokaklarda dolaştı, güldü, oynadı, bir stüdyoda fotoğraf bile çektirdi. :) Birileri de çorbada tuz mahiyetine bu GÖNÜL KOKULU VAKIAyı haber yaptı, e darısı sizin başınıza. :)
Nilay Bozdemir
GENÇ'ın Yazısı.