Peygamber Efendimiz’le (s.a.v.) yaptığı satış anlaşmasını inkâr edip, malını daha yüksek bir fiyata başkasına satmaya çalışan pazarcının dolandırıcılık girişimi, Hz. Sabit bin Huzeyme’nin şahitliği sayesinde boşa çıktı.

Görgü şahitlerinin ifadelerine göre olay şöyle gelişti: Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine çarşısını gezerlerken gözlerine satılık bir at ilişti. Atı beğenen Allah Resulü (s.a.v.), sahibiyle pazarlık ederek, belli bir fiyat üzerinde anlaştı. Anlaştıkları fiyat üzerinden parasını evden alıp getirmek üzere satıcının biraz beklemesini söyledi. Bu sırada at sahibi, daha fazla bir bedel bulunca atı Hz. Peygamber’e (s.a.v.) satmaktan vazgeçti ve bu anlaşmayı inkâr etti. Peygamber aleyhisselam, satıcı ile anlaştıkları sırada yanlarında kimse bulunmadığından şahit gösteremedi.

Bu olay neticesinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) gayet üzüldüğü gözlemlendi. O sırada sahabelerden Sabit b. Huzeyme oradan geçiyordu. Dayanamadı, konuşmaya müdahale ederek; “Ben şahidim! Sen yalan söylüyorsun! Atını Resulullah’a (s.a.v.) sattın!” dedi. Huzeyme’nin bu kesin beyanı karşısında, daha fazla inkâr etmeye yüzü kalmayan at sahibi, bedelini alıp, atı Rasulullah’a teslim etmek zorunda kaldı. Hz. Peygamber (s.a.v.) yolda Huzeyme’ye sordu: “Yâ Huzeyme, satış sırasında yanımızda kimse yok biliyordum. Nasıl şahitlik ettin?” Huzeyme, Allah Resulü’ni (s.a.v.) şu şekilde cevapladı: “Ey Allah’ın Resulü! Atın sana satıldığını ben senden işittim. O halde doğrudur.

Çünkü sen ancak doğru söylersin. Sen her gün bize Cebrail’in getirdiği âyetleri tebliğ ediyorsun ve biz, getireni gözümüzle görmediğimiz halde verdiğin ilâhi haberlere sen söylüyorsan doğrudur, diye tereddüt etmeden inanıyoruz. Şimdi bu sözüne mi inanmayacağız.?”. Huzeyme’nin bu cevabı üzerine; Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.): “Huzeyme’nin şahadeti, bundan böyle; bir davada hakkı ispat için, iki şahidin şahitliğine bedel tutulsun” buyurdukları kaydedildi. (Müsned.c:5;s:215-216)

Haber başlığında kendisine gönderme yapılan “Bize de mi lolo?..” deyiminin hikayesi ise şu şekilde: Bir gün, adamın biri, pazarcıyla; bir sebepten münakaşaya girmiş ve sonunda kendini tutamayarak okkalı bir küfür savurmuş. Bunun üzerine pazarcı da adamı mahkemeye vermiş. Adam ettiğine bin pişman, pazarcıdan özür üstüne özür dilemiş ama pazarcı yumuşamamış. Mahkeme günü yaklaşırken, ümitsizlik içinde durumunu bir arkadaşına anlatan adam: “Mahkemelerde itibarım iki paralık olacak” diye hayıflanmış. Arkadaşı: “Ben seni bu dertten kurtarırım ama on altın isterim” demiş.

Adam çaresiz kabul etmiş. “Ne yapmam lazım söyle, ben bu davadan yırtayım. On altının lafı bile olmaz” demiş. Arkadaşı: Mahkemeye çıktığında hiç konuşma, sadece ‘Lo lo lo…’ de. Hâkim seni dilsiz sanınca dava da kendiliğinden düşer” demiş. Duruşma günü geldiğinde; adam, arkadaşının dediğini yapınca beraat etmiş. Sevinç içinde eve dönerken, arkadaşı çevirmiş yolunu: “Hani bizin on altın?” diye sormuş. Adam rolüne kendisini o derece kaptırmış ki “Lo lo lo…” diye cevaplayıvermiş arkadaşını. Bunun üzerine arkadaşı da, “Vay be!” demiş: “Bize de mi lo lo!”


GENÇ'ın Yazısı.