Nedim Kaya

Her yazar yazdığını gün ışığına çıkarmakla okura bir mektup yazmıştır. Okuduğu bir kitap, gazete makalesi veya dergi dosyasına ilgi gösteren her okuyucu bu mektubun muhatabıdır ve göstereceği tepki ile yazarı yönlendirmeye çalışmalıdır. Görevi toplumsal tepkileri kalemine aktarmak olan senaryo yazarlarını bekleyen en büyük tehlike toplum tarafından tanındıktan sonra artık malzeme toplayamama sıkıntısıdır. Aynı şey yazar için de gereklidir. Toplumun rengini okuyamadığı zaman yazar artık renk körüdür. Yazarın toplumda sizin renginizi okumasını istiyorsanız renk vermelisiniz.

Bilmiyorum hiç E-Bay yoluyla internet üzerinden alışveriş yaptınız mı? E-Bay bir açık arttırma sitesidir. Dünyanın her yerinden bağlananlar milyonlarca ürün arasında kendilerine uygun kategoriye ulaşır ve siparişlerini verirler. Daha sonra aynı site yoluyla kredi kartı bilgilerinizi veya en yaygınına Pay-pall denen elektronik kredi kartı sisteminizdeki hesabı girersiniz. Satıcı parayı hesabında görür görmez ürününüzü yollar. Burada bir kaç muhtemel problem ortaya çıkıyor. Aradaki E-Bay sistemi ürünün teslim alındığından emin olduktan sonra parayı teslim eder ama ya ürün sitede yazılı özelliklere sahip değilse, ya yeni ürün yerine kullanılmış ürün gönderildiyse kısacası satıcı sizi dolandırdıysa ne olacak? Bunu da düşünmüşler ve her alıcı ve satıcıya bundan önceki alım satımlarını nazara alarak 100 üzerinden puan ve beş üzerinden yıldız vermişler. Yani satıcının daha önce sattığı ürünlerin alıcılarından aldığı puanlar profiline eklenmiş. Alım yapmadan önce satıcının profiline bakarsınız düşük puanına rağmen alışveriş yaparsanız kendi düşen ağlamaz. Ne güzel değil mi? Tüccarın alnında sahtekar olup olmadığı yazılmış durumda. Darısı offline ticaretin başına.

Burada bir şey önem arzediyor tabi. Satıcının yaptığı yanlışların notuna yansıması için alıcıların tepkilerini hemen ortaya koymaları ve kendilerine E-Bay tarafından yollanan anketi derhal doldurup cevaplamaları gerekiyor. Peki bu yapılıyor mu? Batıda evet. Açtığınız her satıcı profilinde daha önceki alışverişlerden kalma notlar ve olumlu olumsuz hikayeler dolu. Bizde? Çok az olan tepkiler çoğunlukla ya hınçla yazılmış, hakaretler içeren cümlelerle dolu ya da herhangi somut bir bilgiden ziyade yuvarlak ifadelerden ibaret kısa metinlerden ibaret.

New York’ta bulunduğum sıralarda bir kaç kez E-Bay’den alışveriş yapmıştım. Yanlış muameleye maruz kaldığım tek alışveriş ile çok memnun kaldığım diğer tüm alışverişlerin hiçbirinde ankete cevap vermediğimi hatırlıyorum. Hele birinde bu yaptığım hakikaten çok ayıptı. Bana gelen ürün bozuk çıkmıştı. Firmaya mail yazıp durumu bildirdiğimde bana UPS Kargo’dan ürünü değiştirilmek üzere almak için derhal evime geleceklerini ve gelirlerse herhangi bir ücret ödememek için gönderdikleri numarayı takdim etmemin yeterli olduğunu yazdılar. Oradaki kurallar gereği UPS zorunlu olarak üç kere evimi yoklamış ve dışarıda bulunduğum için bana ulaşamamış ve bunu firmaya bildirmiş. Bu da benim 40 dolar ekstra masrafla gönderme işini üstlenmem demek oluyor. Firmaya tekrar mail yazıp evde bulunmadığımdan ürünü yollayamadığımı bildirdim ve mecbur olmadıkları halde tekrar bir üç defa yoklama hakkı verdiler. Nihayet ürün yenisiyle değiştirildi. Bana bir mail yazarak herşeyin istediğim gibi olup olmadığını sordular, her şey istediğim gibiyse bunu ankete yansıtmamı rica ettiler. Bilin bakalım ben ne yaptım? Herşey istediğim gibi olmuştu ve ankete hiç dokunmadım bile.

Bunları niye anlatyorum; geçen ayki yazımda “bizi kandıran kitapçılara karşı topyekün tepki gösterelim hadi ses verin” demiş ve beni Timur’un huzuruna giden Nasrettin Hoca gibi ortada tekbaşına bırakmayın diye ricada bulunmuştum. Nasrettin Hoca şanslıymış çünkü hiç olmasa Timur’un sarayına varana kadar tek başına kalmamıştı. Yazımda yazdıklarımın haklı olduğunu yazan oldu, bundan sonra kitap okuma konusunda koçluğuma müracaat eden oldu ama kitapçıya tepki konusunda yanımda olduğunu beyan eden bir Allah’ın kulu olmadı. “Tepkinin olduğu yerde ben yokum” tavrı yani.

Biz Türk Milleti olarak tepkimizi seçimden seçime ortaya koymaya alışmışız. Böylece diğer seçime kadar tüm yanlışlara yeşil ışık yaktığımızı farketmeyiz bile. “Haticeye değil neticeye” bakarız. Oysa daha iyi bir netice için Haticeye de bakmak gerekiğini unuturuz.

Her yazar yazdığını gün ışığına çıkarmakla okura bir mektup yazmıştır. Okuduğu bir kitap, gazete makalesi veya dergi dosyasına ilgi gösteren her okuyucu bu mektubun muhatabıdır ve göstereceği tepki ile yazarı yönlendirmeye çalışmalıdır. Görevi toplumsal tepkileri kalemine aktarmak olan senaryo yazarlarını bekleyen en büyük tehlike toplum tarafından tanındıktan sonra artık malzeme toplayamama sıkıntısıdır. Aynı şey yazar için de gereklidir. Toplumun rengini okuyamadığı zaman yazar artık renk körüdür. Yazarın toplumda sizin renginizi okumasını istiyorsanız renk vermelisiniz. Böylece yazar bir taraftan köşesini çok tartışılan tabiri ile babasının malı gibi görmez öteki taraftan da Timur’un huzurunda tek başına kalmak gibi bir endişesi kalmaz.


GENÇ'ın Yazısı.