Biraz Ondan Biraz Bundan
Hayat Hareketten İbarettir
Ahmet Vefa Temel`in “Taassubun Boyutları” isimli kitabından çok hoşuma bir giden bir bölüm var. Araf Sûresi`nin 16. ayetinde `İblis dedi ki: Öyleyse beni azdırmana karşılık yemin olsun ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine oturacağım.` buyruluyor. Temel`in bu konudaki yorumu tam da dergimizin misyonuna göre: “Bilindiği üzere, dejenere olmanın, kokuşmanın, tükenişin, pas tutmanın bir simgesi olan oturma fiili (pasiflik) şeytani bir karakter arz etmektedir. Oysaki ilahi dengeyi koruyan ve kollayan bir mü`min için asıl olan kıyam, yani ayakta olmak ve yarış yaparak koşmaktır: `İşte onlar, iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.` İkbal`in dediği gibi: "Dünyada hayat hareketten ibarettir. Buranın eski geleneğidir bu. Bu yolda durmak yasaktır, duraklayan ecele gitmektedir. Yürüyenler ilerlemişlerdir, azıcık duranlar ise ezilmişlerdir." Bu duygu ve düşüncelerle, sevgili editörümüz Lütfi Arslan, tanıtım ve pazarlama sorumlumuz Kadri Afacan ve gayretli stajerimiz Taha Süha Şimşek ile yollara koyulduk. Ege ve Akdeniz bölgesinde gençlerle buluştuk. Tam olarak yedi farklı ilde görüşmeler, söyleşiler, konferanslar gerçekleştirdik. Genç`i anlattık, derdimizi paylaştık. Dergimizle ilgili geri dönüşleri topladık. Allah`a hamd eder, bu çalışmaların bereketli sonuçlar vermesini dileriz.
Genç Gönüllüleri Ne Alemde?
Dergimizi takip edenler bilirler, dergimizle birlikte oluşan ve gelişen bir gönüllü hareket var: Genç Gönüllüler. “Genç” sevdalısı gönüllü arkadaşlardan oluşan güzide bir topluluk. Güzel şeyler yapabilmek adına bir aradayız. Ben de bir şeyler yapayım, bir yerinden tutayım, Genç Dergi ile ilişkimi artırayım diyorsanız hepinizi bekleriz. İnternet ortamında e-posta gurubu vesilesiyle devamlı bir iletişim halindeyiz. Genç Gönüllüleri ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenlerden e-posta bekliyoruz.
Fedakar İzmir
İzmir deyince türlü çağrışımlar gelebilir aklımıza. Ben İzmir`i “fedakar” olarak nitelendiriyorum. Neden mi? Genç ekibi olarak İzmir`i ziyaret ettiğimizde bizimle İbrahim Aslan abimiz ilgilendi. İki gün boyunca kendisinden o kadar fedakarlık gördük ki sormayın. Bizler için İzmir artık İbrahim Aslan abimizin şahsında temsil ediliyor. Kendisiyle birlikte Kestanepazarı Eğitim Kurumları, İlim Yayma Cemiyeti Yurdu, Murat Reis Kültür Vakfı ve Başak FM`de çeşitli programlar düzenledik. İzmir`de görüştüğümüz, konuştuğumuz, buluştuğumuz herkese buradan selam ederim. Genç Gönüllüleri`ni anlattığımız yerlerden geri dönüş beklediğimizi tekrar hatırlatmak isterim.
Sigara Necaset mi?
Muğla`ya gidip de İlhan Armutçuoğlu hocamızı ziyaret etmemek hiç mümkün mü? Namnam Kasrı`nda İlhan hocamızla geçirdiğimiz neşeli ve huzurlu saatler içinde çok güzel anektodlar dinledik. Büyük bir edebiyat sever olan İlhan hocamız, sigarayla ilgili şu mısraları paylaştı bizimle: “Tütüne necaset demeyin tiryakiler âr eder / Tütünü necasete atmayın necaseti mundar eder” Daha sonra sigara ile ilgili şöyle bir fıkra anlattı: “Medresede muallimlik yapan bir hoca varmış. Tütün kullanırmış. Öğrencileri bu durumdan hoşnutsuz olurmuş. Birgün üç öğrenci, hocalarını tütün kullanmaktan vazgeçirmek için plan kurmuşlar. Önce ilk öğrenci hocanın odasına gitmiş. Hoca tam tütün tablasını çekmeceden çıkaracakken öğrenci şöyle demiş: `Hocam dün gece rüyamda bir ormandaydım. Ormanda her türlü ağaç vardı ve hepsi Allah`a secde ediyorlardı. Yalnız tütün ağacı secde etmiyordu.` Bu söz üzerine hoca çaktırmadan tütünü çekmecesine koymuş. Aradan kısa bir zaman geçmiş ve diğer öğrenci odaya girmiş. O da dün gece bir rüya gördüğünü söyledikten sonra aynı rüyayı anlatmış. Hoca çok şaşırmış. Kısa bir süre sonra üçüncü öğrenci de odaya girip aynı şeyleri söylemeye başlayınca hoca durumu anlamış. Öğrenci rüyasını anlatmayı bitirince hoca sormuş: `Demek tütün ağacı Allah`a secde etmedi öyle mi?` Evet hocam etmedi deyince, `o zaman bu ağacı yakmak lazım` diye karşılık vermiş ve tütünü tutuşturup içmeye devam etmiş.” İlhan hocamıza Allah`tan uzun ve bereketli bir ömür dileriz.
Her Biri Bir Dağ Gibi
Genç ekibi olarak yedi ilimizi ziyaret ettiğimizi söylemiştim. Oralardan da bahsetmek isterim. Öncelikle şunu söyleyebilirim ki her ilde, bize son derece enerji ve güç veren Genç Gönüllüleri ile karşılaştık. Örneğin Denizli`de Ayhan Doğruyol, Aydın`da Mücahit Çalışkan, Antalya`da Ahmet Berberoğlu. Gittiğimiz yerlerde ismini sayamadığım birçok gönüllü arkadaşımız, abimiz, dostumuz çıktı karşımıza. Yedirdiler, içirdiler, zamanlarını bizimle geçirdiler. Gençlerle aramızda köprü oldular. Gerçekten böyle güzel insanlar büyük nimet. Rabbimiz dilerim emeklerini en güzel karşılık ile mükafatlandırır.
Topluluk Önünde Konuşmaktan Korkuyor musunuz?
Özellikle liseli arkadaşlarıma gezilerimizde sık sık bahsettiğim topluluk önünde konuşma korkusu sanırım biz gençler arasında yüzde ellinin üzerinde bir oranda hissediliyor. Düşüncelerini söylemek isteyip de bir türlü söyleyemeyen bir sürü arkadaşımı hatırlarım. (Başta kendim.) Gençlik yıllarında, özellikle lisede büyük sıkıntılara sebep olur. Üniversitede ise daha büyük boyutlarda kaygı ve endişeye yol açar. Peki ne yapmalı? Bu konuda uzun birkaç yazı yazacağım nasip olursa. Şimdilik birkaç şey paylaşıp bitireyim konuyu. İnsanın kendini tanıması bir hayli çetrefilli bir iş. Ama bir o kadar da önemli. Türlü komplekslerimiz var. Ve bu komplekslerin çoğu yaratılmış olduğumuzu idrak edememekten kaynaklanıyor. Mesela birçoğumuz fiziki komplekslerle boğuşurken, bizi annelerimizin rahminde dilediği gibi şekillendirenin O olduğunu unutuveriyoruz. Kur`an-ı Kerim ve insan psikolojisi arasında inanılmaz bir uyum var dostlar. Kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim ki, kendimle barışmama Kur`an-ı Kerim vesile olmuştur. Kendimizi tanımak gerekiyor ve bu tanıma, kainat kitabıyla birlikte Kur`an-ı Kerim okumakla gerçekleşiyor, gelişiyor. Aksi takdirde bir sürü hayali korkular ve heyecanlar içinde en güzel günlerimizi ruhi bunalımlarla geçirmiş oluyoruz. Allah kuluna kâfi dostlar. Kendimizi tanıdıkça O`nu tanıyacağız, O`nu tanıdıkça kendimizi tanıyacağız, böyle böyle inşallah perdeleri kaldırıp hakiki huzura erişeceğiz.
Ayın Genç Gönüllüsü
Bu ayın Genç Gönüllüsü Isparta`nın gülü Cihat Yılmaz Karabıçak. Kendisini Genç ailesi olarak çok seviyoruz. Dergimizin ilk çıktığı andan itibaren yakıp takipçisi olan Cihat, gönüllü faaliyetlerin de başını çekiyor. Isparta`ya yolu düşen arkadaşlarımız Cihat`a uğramadan geçmesin.
Türk Mutfağı Neden Zengin?
Bir pazar günü, Üsküdar`da yaşayan sevgili dostum Recep Tokkacı`nın yanından ayrılıp Koca Mustafa Paşa`daki halamı ziyarete gittim. Kapıyı hafifçe tıklattım. Yetmişinde olan sevgili halam ağır ağır kapıyı açtı. Meğer halam kapıyı çalış şeklimden uzaktan gelen birisi olduğumu hemen anlamış. Çünkü kapıyı nazik çalmışım. Eğer konu komşudan biri gelseymiş pat pat vururmuş kapıyı. Sarılıp kucaklaştık. Yemekte konu konuyu açtı ve söz Türk mutfağının ne kadar da zengin ve lezzetli olduğuna geldi. Halacığım dedim, gerçekten diğer ülkelere nazaran bizim yemeklerimiz mükemmel. Bunun üzerine halam, tebessümle şöyle dedi: “Tabii güzel olacak evladım, hayatımız mutfakta geçiyor.” Ah güzel halam, ne de güzel izah etti değil mi?
İstanbul Program Cenneti
İstanbul`da yaşayan sevgili arkadaşlarım sizinle önemli bir şey paylaşmak istiyorum: Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş harika programlar düzenliyor ve maalesef pek bilinmiyor. Her akşam İstanbul`un çeşitli yerlerinde çeşitli konularda usta isimler, önemli simalar ilgililerle buluşuyor. Büyük konuşmak gibi olmasın ama rahatlıkla şunu söyleyebirim: Bir insan sadece bu programlara devam etse bir üniversite mezunundan çok daha fazla genel kültür ve bilgi birikimine sahip olabilir. Vakit kaybetmeden bir göz atın derim. Daha fazla bilgi için: www.kultursanat.org
Başka Söze Ne Hacet?
İmam-ı Rabbani`nin müthiş bir tespiti ile karşılaştım, faydalı olur düşüncesiyle sizinle de paylaşmak istedim: “Tarikat yolunda meydana gelen haller, vecdler, özel ilim ve irfanlar asıl gaye olmayıp, bu yolun yolcularını terbiyeye yarayan evham ve hayallerden ibarettir. O halde bunlara takılıp kalmamak, süluk ve cezbe yolunun sonu olan rıza makamına ulaşmak gerekmektedir. Çünkü, tarikat ve hakikatin duraklarını aşmaktan tek gaye, rıza makamı kendisine bağlı bulunan ihlası elde etmektir.” Bu ayki yazımızın toplumsal mesajı da bu olsun. Selam eder, yeni yılın hayırlara vesile olmasını dilerim.
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.