Ahmet Mithat Efendi Kimdir?
Yusuf Toprak
Ahmet Midhat Efendi… Eminim işitmişsinizdir bu ismi. Kendisini, tarihimizin ilk popüler yazarı diye niteleyenler mevcut. Esasen, bu nitelemeye katılmamak elde değil. Zira efendi, hemen her gün yazmış ve döneminde umumun beğenisini celp etmeyi başarmıştır. Yalnız kafa karıştıran mevzu şudur ki, bugün popüler diye nitelenen yazarlar yazmadıkları gün unutulurken onun ismi vefatından tam 101 sene sonra dahi nasıl hatırlanıyor? Buyurun, bu hatırlanışın sebebine birlikte bakalım:
Efendi’nin Çocukluğu ve Ailesi
Ahmet Midhat Efendi’nin babası, Anadolu’dan gelip İstanbul’a yerleşmiş orta halli bir tüccardı. Annesi ise, Rus işgali üzerine Kafkasya’yı terke mecbur kalmıştı… Efendi, Tophane’de gözlerini dünyaya açmıştır. Çocukluğu, maddi imkânsızlıklar ile geçmiş, babasının vefatından sonra da abisinin memuriyette bulunduğu Vidin’e gitmiştir. Burada bir sıbyan mektebinde ilköğrenimine başlamış, daha sonra abisinin Tophane`ye atanmasıyla, burada tamamlamıştır. 1861’de abisinin tekrar Vidin’e atanmış, ardından dönemin önemli simalarından Mithat Paşa’nın abisini yanına aldırmasıyla da Niş Kasabasına gitmişlerdir. Mithat Paşa, belki de Ahmet Efendi’nin hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Paşa, bu istidatlı genci keşfederek yetiştirmeye çalışmış, özellikle Fransızca ve batı dillerini öğrenmesi noktasında kendisine destek vermiştir. Ayrıca Paşa, ismini bu gence hediye etmiştir.
Rusçuk ve Bağdat
Ahmet Midhat Efendi, rüşdiyeyi Niş’te bitirmiş, Mithat Paşa’nın Tuna Valiliği’ne atanmasıyla da Rusçuk’a taşınmıştır. Rusçuk’ta, Vilâyet Mektûbî Kalemi’nde ilk memuriyetine başlamıştır. Yine Mithat Paşa’nın desteği ile “Tuna” gazetesinde muharrirliğe adım atmış ve bir yıl sonra da bu gazetenin başmuharriri olmuştur.
Mithat Paşa, Bağdat Valiliği’ne atanmasıyla da Ahmet Midhat Efendi’yi maiyetinden ayırmamıştır. Efendi, Bağdat’ta kendisini oldukça yüksek bir kültür ortamı içerisinde bulmuştur. Şüphesiz, Ahmet Midhat’ın fikrî yetkinliğe ulaşmasında bu ortamın payı büyüktür. Burada tanıştığı ve düzenli sohbetinde bulunduğu isimler özetle; Ressam Osman Hamdi Bey, Muhammed Feyzî ez-Zuhavî ve Şirazlı Bakır Can Muattar’dır. Ahmet Midhat Efendi, ilk kitapları olan Hace-i Evvel serisi ve Kıssadan Hisse’yi de Bağdat’ta yazmıştır. Abisinin 1871’de vefatı üzerine, memuriyeti bırakarak İstanbul’a dönmüştür.
Merhaba Matbaa
Abisininki ile birlikte epeyce kalabalıklaşan ailesinin geçim derdi, Ahmet Midhat Efendi’yi güç duruma sokmuştur. İstanbul’da, Tahtakale’ye yerleşen Midhat Efendi, Ceride-i Askeriyye’ye başmuharrir olmuştur. Ayrıca, aile fertleri ile birlikte evine bir matbaa kurmuş ve burada kendi kitaplarını neşre başlamıştır. Bu matbaa işinde, muharrir işini tek başına yürütmekle birlikte, basım ve dağıtım işlerinde de ailesinden başka yardımcısı olmamıştır. Matbaa işlerinin iyi ilerlemesi ve genişleme ihtiyacından dolayı önce Sirkeci’ye sonra Beyoğlu’na taşımıştır.
İstanbul’da önce, arka arkaya kapanan Devir ve Bedir dergilerini sonra da on sayı devam eden Dağarcık’ı yayınlamıştır. Dağarcık’ta yayınladığı “Duvardan Bir Sadâ” isimli yazısında bahsettiği, ancak sonraları vazgeçtiği materyalist düşünceleri sebebi ile İslâm düşmanlığı ile suçlanmış ve akabinde alakası olmadığı halde Genç Osmanlılar ile birlikte olduğu iddiasıyla Rodos’a sürülmüştür.
Sürgün günlerinde de boş durmayan Ahmet Midhat, burada çocuklar için bir “Medrese-i Süleymaniye” kurmuş ve ders vermiştir. Bunun yanında ilk romanlarını da neşre başlamış, otuz dört sayı devam eden Kırkanbar dergisi için de yazı göndermiştir. V. Murat’ın padişah olması ile affedilmiş ve İstanbul’a dönmüştür.
Gazetecilik Tarihine Damgasını Vurdu
İstanbul’a avdetin ardından Ahmet Midhat’ın en velud günleri başlamıştır. Neşriyat faaliyetlerine hızla devam etmiş, gazetecilik tarihimizin en uzun ömürlü gazetelerinden biri olan Tercümân-ı Hakîkat’ı çıkarmaya başlamıştır. Bununla birlikte Takvîm-i Vekâyi ve Matbaa-i Amire müdürlükleri, Meclis-i Umûr-ı Sıhhiyye azalığı ve reisliği ve birçok hocalıklarda bulunmuştur. Ahmet Midhat Efendi, büyük oranda geçimini kendisi sağlamış, bununla birlikte özellikle 2. Abdülhamit’in himayesinden ve saray desteğinden de mahrum kalmamıştır. Efendi, 28 Aralık 1912 günü fahrî olarak hizmet ettiği Dârüşşafaka’da vefat etmiştir. Mezarı ise Fatih Camii hazîresindedir.
Eserleri
Ahmet Midhat Efendi, tarihimizin en velud yazarlarından birisidir. Önemli eserleri ise şunlardır:
Hikâye ve Romanlar
Letâif-i Rivâyât, Hasan Mellâh, Hüseyin Fellâh, Felâtun Bey’le Râkım Efendi, Paris’te Bir Türk, Süleyman Muslî, Kafkas, Karnaval, Acâib-i Âlem, Arnavutlar-Solyotlar, Demir Bey, Müşâhedât, Ahmed Metin ve Şirzad, Taaffüf, Mesâil-i Muğlaka, Jön Türk
Diğer Eserleri
Ekonomi Politik, Menfâ, Üss-i İnkılâb, Kâinat, Mufassal, Müdâfaa, Şopenhavr’ın Hikmet-i Cedîdesi, Beşir Fuad, Hallü’lukad, Ahbâr-ı Âsâra Ta’mîm-i Enzar, Avrupa’da Bir Cevelân, İstibşâr, Beşâir, Nizâ-ı İlm ü Dîn
Ahmet Midhat Efendi’nin eserlerinin tamam listesi Hakkı Tarık Us’un hazırladığı Ahmed Midhat’ı Anıyoruz isimli kitapta bulunabilir.
GENÇ'ın Yazısı.