Kadını ‘potansiyel şort alıcısı’ kategorisine indirgeyen alım satım dünyasının, ikiyüzlü cahiliye devri müşriklerinden hiçbir farkı yok. Onlar putlarına kadın şekli verir veya cinsel simgelerle süslerlerdi. Yani dişiliği ön plana çıkarıp kişiliği yok saymak eski bir cahiliye geleneğidir.

Oruç tutmak başlı başına bir imtihandır zaten. Ama Antalya gibi sahil şehirlerinde yaşıyorsanız, tatil sezonu yeni canlanmışsa ve teravih için dışarıya çıkmışsanız imtihanınızın katlanmış olduğunu fark edersiniz.

Bizim ev camiye çok yakın. Ev ile cami arasında metrekareye düşen çiçek sayısı beş, şortlu kadın sayısı çeyrek. Yani her üç dört metrede bir karşınıza şortlu kız veya teyze çıkıyor. Üstelik bu cadde sahile paralel değil. Yani denizden çıkan birinin buraya yürüyerek gelmesi hayli zahmetli. Ama maksat teşhir olunca mesafenin m’sini deniz yutuyor ve bir ‘şortlu teyze öbeğini’ kıyıya bırakıveriyor.

Mesele nedir inanın şu gün olmuş anlamış değilim. Erkekler bana baksın ben de beğenileyim meselesi mi, yoksa herkes giyiyor benim neyim eksik mevzusu mu, ya da sıcak ve nem mi? Bence hiç biri. Asıl mevzu insan psikolojisinin derinliklerinde yatıyor. “Banane canım onlar da bakmasınlar” tepkisini insan başka nasıl açıklayabilir. Bana tanrı dahil kimse karışamaz tavrıdır bu. Narsisizmin doruk noktasıdır. Bir adım ilerisi “Banane kardeşim, Ramazan da yaza denk gelmeseydi” şeklinde bile olabilir. Rabbimiz insana ‘halife’ diyor. Yani vekil. Yeryüzünde ne varsa hepsi benim, sen sadece vekilimsin diyor. Kendi bedeninin de sahibi sen değilsin, benim diyor. O beden sana emanet diyor. Ama şortlu teyzeler sadece kendi bedenlerinin değil tüm dünyanın hakimi gibiler.

Bilimsel araştırmalara göre erkeğin her kırk saniyede bir cinselliği aklından geçirdiği ortaya çıkmış. Kadın ise cinselliği günde bir defa aklından geçiriyormuş. Bu açıdan düşünürsek şortlu / mayolu gezerken “onlar da bakmasın” demek bir nevi despotluktur. Cinsel eğilimi var diye erkeği suçlamak kendimizde bu eğilim yok diye erkekten de bunu beklemek haksızlıktır. Erkeğin bu imtihanını kadına örtüyü emrederek kolaylaştırmış Rabbimiz. Kadının güzelliği ve cazibesi ile soy devam edecek diğer yandan örtünme emri ile hem erkek hem kadın korunacak. Bu kadar basit.

Kadını ‘potansiyel şort alıcısı’ kategorisine indirgeyen alım satım dünyasının, ikiyüzlü cahiliye devri müşriklerinden hiçbir farkı yok. Onlar putlarına kadın şekli verir veya cinsel simgelerle süslerlerdi. Dişil nesneler haline gelen putlara tapınırlardı. Kadının eş seçme hakkını, mal edinme ve mirasçı olma hakkını hatta yaşama hakkını elinden alarak kişiliğini sıfırlarken, sadece dişiliğini kutsarlardı. Yani dişiliği ön plana çıkarıp kişiliği yok saymak eski bir cahiliye geleneğidir.

İnsanın soyunması, insani bir şey değil aslında. İnsan pek çok mevzuu “kendimi çıplakmış gibi hissediyorum” diye açıklar. Mesela ‘hayatın çıplak yüzü’ der. Bir şeyin çıplak yüzü demek onun o yüzünün rahatsızlık vermesi demektir.

İnsanın soyunması, insani bir şey değil aslında. İnsan pek çok mevzuu “kendimi çıplakmış gibi hissediyorum” diye açıklar. Mesela ‘hayatın çıplak yüzü’ der. Bir şeyin çıplak yüzü demek onun o yüzünün rahatsızlık vermesi demektir. ‘tüm çıplaklığı ile’ lafı, gerçekliğin rahatsız edici ve iyi yönleri ile tümünü anlatır misal. İnsanın çıplaklığı da rahatsız edicidir. Çünkü şaşkınlık yaratır. Beklemediği bir şeydir çünkü. İnsan denilen varlık giyinik olma ihtiyacı ile vardır. Doğal olan bu olunca anormal bir çıplaklık gördüğünde ilk anda hissettiği şey cinsellik değil şaşkınlıktır. Cinsel düşünce ardından gelir. Küfür duyduğumuzda da bu böyledir. Olağanın dışında sözler duymak şaşırtır ve sonrasında kızdırır veya güldürür. Böyledir. Hatta o şortlu kadın orada ölse ve cemaate nasıl bilirdiniz dense şortlu bilirdik diyecek kadar şaşkınlık içindedir cemaat.

Toplum içine karışırken kılık kıyafetin, hareketlerin, sözlerin, fikirlerin ile karışırsın. Ama hangisi diğerlerine baskınsa onunla anılırsın. Seni ön plana çıkaracak olan iyi vasıflarını, kişiliğini cinsellik odaklı kıyafetlerin gölgeliyorsa cezanın bir kısmını dünyada çekiyorsun demektir. Hepimiz sorumluyuz ve imtihandayız. Saplantılarına kulak vermeyen, bu tür isteklerinin düşünce dünyasının önüne geçmesine izin vermeyen insanlar nasıl imtihandaysa müstakbel şortlu kızlar/teyzeler de imtihanda.

Arap baharı konuşulurken o civardan bir yazarın cinsel devrime değil kültürel devrime ihtiyacımız var dediğini hatırlıyorum. Neden böyle dedi biliyor musunuz? Çünkü sokaklarında bir tek mayolu/şortlu gezen kadının olmaması, fuhşun alenen yapılmaması başlarına kakıldığı için. Bak gelsinler bize. Biz turist cenneti olduğu kadar devrim girişimi cennetiyiz de. Hiçbir devrime geçit vermeyecek kadar sağduyulu, sürekli devrim girişiminde bulunacak kadar karışık kafalıyız. Mesela kafamız o kadar karışık ki şort giymeyi özgürlükle eşdeğer tutanlarımız bile var. Şortluyum ve özgürüm, hayır efendim şortlusun ve çıplaksın.

Sorun şu ki, bazıları için insanın ölçüsü sadece insan. ‘İnsan vicdanı’ ile işleri çözmeye çalışıyorlar. Oysa hakikati bırakıp sadece insanı baz alan eksik ve kusurlu yaratılmış olanı baz aldığı için hiç bir zaman işin içinden çıkamayacaktır. Şort mevzusuna özgürlük ve vicdan cephesinden bakanlar da dahil.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.