Bedenler ve Sûretler
Dişiliğin gizlenmesi üzerine kurulu kadın saygınlığı, pervasızca açığa vurularak yok ediliyor. Teşhir edilmiş, saygınlığı azaltılmış bir beden için artık mahremiyetten söz etme imkânı kalmamaktadır. Böyle bir beden artık sosyal beden veya sosyokültürel bedendir. Beden, modern toplumlarda devasa tüketim projesinin vazgeçilmez bir projesi haline getirildi.
Sosyal bir varlık olarak insan, bedeniyle toplum önüne çıkar. İnsanlar arası ilişkiler bedenlerle ve onların arzıyla gerçeklik kazanırlar. Bu ise dîni ve başka birçok odağı ilgilendiren oldukça karmaşık bir konudur. Dinler ve bütün metafizik düşünceler ruha yönelirken, pozitivist bilimsel düşünce en çok bedeni ele aldı. Bu, insanoğlunun açgözlülüğünün bir başka yansımasıydı. Oysa rabbanî sırrın yansıması ruh, öz karakteriyle hiç durmadan, dünyaya aç olarak gelen varlığın, devamlı acıkan, doyan ve yeniden acıkan arzularını aşmanın yollarını aramayı elden bırakmadı. Bu mücadele halen devam etmekle birlikte, görünürde bedenin ve onun metalaşmasından çıkarı olanların üstünlüğü söz konusudur.
Günümüzde modern fert, kendiliğinden “cazip bir kadın” veya “yakışıklı bir erkek” olamıyor. Kendini bir şey zannetmenin yolu, önce sıkı bir tüketici olmaktan geçiyor. Yani her fert, kim olduğunu ya da kim olarak görünmek istediğini seçmek, oluşturmak, sürdürmek, yorumlamak ve göstermek zorunda kalan tüketici konumunda. Fertler kendi kimliklerini oluşturmaya yardımcı olacağını düşündükleri malları tüketerek, olmayı arzu ettikleri varlık gibi olmaya ve kendileriyle ilgili bu imajı, bu kimliği sürdürmeye çalışırlar. Fertler, gündelik hayatta kullandıkları, giyim eşyaları ve sahip oldukları tüketim malları aracılığı ile karşısındakine belirli mesajlar iletirler. Dış görünüme ilişkin yapılan düzenlemeler, fertlerin toplumdaki konumunu ortaya koyar ve diğerlerine kim olduğunu gösterirken aynı zamanda simgesel bir mesaj iletme işlevini de üstlenir. Bu manada bedene dair her şey simgesel bir anlam taşımaktadır. Bedenin teşhiri, tesettürü, dövmesi, kaynağı belli mesaj kanalları halini almaktadır.
Liberal feministlere göre, kadının özgürleşmesi dişiliğinin getirdiği esaretten kurtulmasıyla mümkündür. Böylelikle kadın, özel aile alanından kamusal alana, aynı zamanda çalışma alanına çıkacak, kadınlığından kurtulacak, insanlık mertebesine ulaşacaktır. Bütün bu süreç işlerken ortada bir de “beden” söz konusudur. O bedenin yeni durumlara uydurulması yeni bir sunumla arzı endam etmesi gerekmektedir. Bu kadar göz önünde olan bedenin süslü ve bakımlı olması hem yeni davranış türleri hem de yeni tüketim kalemleri doğuracaktır. Öte yandan bu kadar göz önünde, erkeklerle bir arada bulunan kadınların bir o kadar da iffetli ve erişilmez oldukları gösterilmek zorundadır. Bunun yolu da bulunmuş durumda. Kadının kamu hayatına girmesi, süslü ve bakımlı bedeninin dişilikten arındırılması, ancak saygınlığına dair işaretler abartılarak meşruluk kazanabilirdi. Okumuş kadın, meslek sahibi kadın modern giyinen kadın ayrıcalık kazanmıştır. Şehir hayatı ve buna büyük ölçüde bağlı kamusal alanda kadının özgürlüğünün bedeli dişiliğinin bastırılmasıdır. Bu bastırma işlemi, dişilik kimliğinin normalleştirilmesi adına bazen uç noktalarda bir teşhircilikle yapılmaktadır. Bu durum kadınların analık hüviyetini tırpanlayıp, onları birer cinsel arzu nesnesine dönüştürmekle kalmayıp, yanı sıra kadınları cinsiyetsiz kılmakta hatta erkek kimliğine dönüştürmektedir. Kadınlar görünür olup, erkek dünyasının rollerine bürünmekle, kendilerine daha çok yakışan ciddiyet, ağırbaşlılık, mütevazılık, sadelik gibi vasıflara da veda etmektedirler.
Dişiliğin gizlenmesi üzerine kurulu kadın saygınlığı, pervasızca açığa vurularak yok ediliyor. Teşhir edilmiş, saygınlığı azaltılmış bir beden için artık mahremiyetten söz etme imkânı kalmamaktadır. Böyle bir beden artık sosyal beden veya sosyokültürel bedendir. Beden, modern toplumlarda devasa tüketim projesinin vazgeçilmez bir projesi haline getirildi. Bir iletişim aracı olarak kullanılan beden, çevresini etkilemek ve diğer insanlara mesaj vermek için bizzat beden sahibi veya çevre baskısıyla müdahalelere maruz kalıyor. Kadınlar, daha çok çevresel etmenlerle, kadın cinselliği üzerinden verilecek mesajın, erkek bedene ve dolayısıyla toplumsal bedene hâkim olabilmenin en önemli yolu olduğunu öğreniyor. Kadın saygınlığını zedeleyen ve teşhirciliği doğuran faktörlerden biri de imaj kültürü olgusu. Bedenin dış görünüşü için tüketim demek olan bu durum, özellikle televizyon ve sinemanın, magazin gazeteciliğinin bir numaralı etkisi olarak ortaya çıkıyor. İmaj, bedenin her türlü açılmasına izin vermekte, kumaşlar ve aksesuarlarla sayısız birçok alternatif denenerek, beden erotik bir meta haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu durumda da tüketilen her zaman olduğu gibi, eşyalardan çok yine bedenin kendisi oluyor.
Herkes bedenine müdahale ediyor veya edilmesine izin veriyor. İnançlarından hareketle bedenlerine yaklaşanlar, bedenlerini kontrol edip nefis ve ruhlarını eğitebiliyor. Tasavvufî tecrübelerin amacı da bedene müdahalelerde bulunarak, ruhu, arzuların kendini sarıp sarmalamasından kurtarmaktır. Seküler (dünyevî) ve laik zihniyetle hareket edenler için bedenin kutsalla bağını koparmak ya dileyerek ya da istemeden gerçekleşiyor. Neticede sekülerleşmiş beden, kutsal alandan çıkıp teşhir başta olmak üzere fıtrata her türlü yabancılaşmayı bünyesine katıyor. İnsan böylece neyle özdeşleştiğini veya farklı olduğunu bilerek ya da bilmeyerek ortaya çıkıyor ve bunu kendini ifade şekli olarak kullanıyor.
Ali Can'ın Yazısı.