Mustafa Emin Büyükcoşkun

Geçtiğimiz Ağustos ayında GENÇ ve Cafcaf olarak düzenlediğimiz Naci el Ali’yi anma programından bir süre sonra, İstanbul sokaklarını süsleyen bir takım etiketler ilgimizi çekti. Öğrendik ki Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan bir grup kız ögrenci “hareket geçmek gerek” diyerek Naci el Ali mirasıyla Filistin direnişini sokaklarda gündemleştirmek istemişler. Müslüman gençlerin “kamusal alana” sokak sanatı ile müdahalesi olarak görülebilecek umut verici bu projenin, isimleri ve görüntüleri bizde mahfuz ekibiyle konuştuk.

Neden Naci el-Ali`nin "Hanzala" figürünü seçtiniz? Bu seçiminizde neyden etkilendiniz?

Filistin davasının son zamanlarda kitleler tarafından unutulmaya yüz tuttuğunu fark ettik. Bunu nasıl ifade edeceğimizi düşünürken Naci el Ali ismiyle karşılaştık. Naci el Ali çocuk yaşta İsrail’in işgali sebebiyle yurdunu terk etmek zorunda kalmış bir karikatür sanatçısı. Hayatı, davası için kullandığı sanatı ve şehadeti bizi çok etkiledi. Onun yalınayaklı, diken saçlı çocuk karakteri Hanzala, Filistin mücadelesini yıllarca çizgileriyle duyurmuş dünyaya. Şimdi de biz aynı davayı hatırlatmak için aynı kahramanı kullanmak istedik.

Sokak lambalarına, duvarlara, reklam panolarına, trafik levhalarına etiketler yapıştırarak bir şeyleri değiştirebileceğinizi düşünüyor musunuz? Bu şekilde insanları etkileyebileceğinize inanıyor musunuz?

Duyarlı bir grup genç olarak dünyadaki haksızlık ve zulümlere karşı tepki göstermek için uygun bir yöntem arayışı içerisine girdiğimizde etiketlemenin kısa vadede vurucu etkileri olacağını düşündük ve kendimize araç olarak bunu belirledik. Bu yöntemin, insanların yolda yürürken, karşıdan karşıya geçerken, gündelik telaş içinde hareket ederken karşılarına çıkan Hanzala’yı yüzlerine vurup Filistin davasını zihnlerinde diri tutmaya olanak sağlayacağını düşündük. Oradaki haksızlıklara karşı duracak bir güç olmasa bile bu tarz eylemlerin hatırlatıcı gücü bizce yadsınmamalı.

Kamusal hayatın dışına itilmeye çalışılan müslümanların bu gibi sokak sanatı (street-art) icraatlarıyla sokaklarda, yani kamusal hayatın kalbinde söz sahibi olması, gündeme dahil olması mümkün mü? Müslüman gençlere ne yapmak düşer bu ortamda?

Neden olmasın? Bugün İngiliz sokak sanatçısı Banksy’nin Filistin’deki ayırma duvarına, İngiltere’deki kamu binalarına icra ettiği muhalif çizgileriyle derdini ne kadar iyi anlatabildiğini, insanları nasıl etkilediğini görüyoruz. Biz Müslüman gençler de, kamusal alandan ne kadar dışlanmaya çalışılıyorsak da olaylara tepki verme yetimizi kaybetmemeliyiz. Kendimizi küçümsemeyip farklı alanlarda elimizden geldiğince var olmalı ve bunu insanlara hissettirmeliyiz. Etiket, şablon ve türevi sokak sanatları da bunun işlevsel ve etkili yolları bizce.

Etiketleme yaparken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Etiket yapıştırmanın zevkli yanı neler?

Etiketlemeyi sokakta, insanların arasında hatta yeterince dikkatli polis otolarının önünden geçerken yapıyorsunuz. İlk aşamada tepki almaktan çekinseniz de zamanla günlük yürüyüşünüzün bir parçası haline geliyor. Bir süre sonra gördüğünüz her düz zemini etiketlenmesi gerken bir zemin olarak algılamaya başlıyorsunuz. Şehir gençliği için bir heyecan adeta.

Dilinden büyük lafları düşürmeyen, klavye mücahidliği yapan ama söylemini bir türlü eyleme dökemeyen gençlere ne söylemek istersiniz?

İnternetin kitlelere ulaşmadaki gücü göz ardı edilemez bir gerçek. Bu mecrayı sağlıklı bir şekilde kullanan, gerçek hayattaki söylemini sanal mecraya da taşıyan arkadaşlara söyleyecek lafımız yok. Mesele, forumlarda asıp kesen radikal tavırlı arkadaşların sosyal hayatta son derece pasif tavırlar takınmaları. Onlara acilen bir şey yapmalarını tavsiye ediyoruz. Malcolm X’in “Bir taş at” ile başlayan şiirini başlangıç için rehber edinebilirler.


GENÇ'ın Yazısı.