Salome

Ya da büyük şehirde yaşamama fantazisi desek daha bir doğru çünkü bu fantazi dağa taşa vurmak, balta girmemiş ormanda tahta kulube, tropikal sahilde yapraklardan el yapımı barınak, köyünün yağmurlarında yıkanma ya da hiç yıkanmadan seksen günde devri alem vs. gibi değişik kisvelerde girer bıkkın, korkak, kendini tanımakla uzakdan yakından ilgilenmeyen ya da astrolojiden öteye gitmeyen hayal gücü tam yok olmamış ama popüler kültürün edevatıyla beslenen ortalama günümüz insanının zihnine. Eş, dost, arkadaş okul ortamlarında dokundurulur arasıra samimiyetten uzak ama alakasız olmayan bir uslupla. Herşeyi olduğu gibi kabul edip şartların kolay kolay değişmeyeceği farzıyla, ortamdan bağımsız yaşam koşullarını yaratabilen ve bu sebeble dış faktörlerden fazla etkilenmeden yaşamını sürdüren duyarsız denemeyecek ama sivi toplum harekatlarının fayda oranından emin olmadığından bu tür göstermelik olaylara asla karışmayacak insan tipi vardır ki samimi bir insan gördüğünde şaşırır ve"bu işte bir bit yeniği var" arayışına girip bir netice elde edemeyince büsbütün şaşırır. İşte ben bu insan tipine yakın bir şeyim.

Fazla farkında olmadan ve otamdan bağımsız sıfatına yakışır bir şekilde, hayatımda büyük bir değişiklik olacağını düşünmeden küçük bir şehirde çalışmaya ve neticede bir nevi yaşamaya başladım. İki haftayı uygun kiraya ev aramakla geçirdikden sonra firmanın şöförünün ev bulma teklifini fazla ilgilenmeden kabul ettim, aynı günün akşamı ev bulduğu gibi bir saat içinde gör beğen imzayı bas gibi bir şey oldu ve ben tabii ki bunu yardımseverliğe değil tipik “patron gözüne girme vakıa”sı olarak algıladım ve büyük bir minnettarlığa kapılmadım. Ertesi gün ev için ocak arayışı içinde ilk girdiğim mağaza istediğim modele sahip değildi. Kuru bir "bizde yok" beklerken adamın dışarı kadar çıkıp havada sağ solu göstererek başka bir mağazanın adresini vermesinideki garipliği o anda kavrayamadımsa da sonradan düşünüp bu işten bir çıkarı olamayacağını anlayınca şaşkınlığım başladı. Ondan sonra süregelen bir dizi olay artık samimiyet ve çıkarsız yardımın sadece efsanelerde ve amerika yapımı hayali kahramanlarda rastlanan özellikler olmadığını anlamama yol açtı. Ama o kadar işte, küçük şehirde yaşamanın diğer zorlukları hala mevcut ve durumumu bu laflara estetikleştirmeye çalışmayacağım. Kendi bahçemde de domates yetiştirmek istemiyorum. Canım salata çekti.


GENÇ'ın Yazısı.