Boşluğa Ne Gelecek? Büyük Önder .......!
İmam Hatip liselerinde okuyanlar bile bu boşluğu dolduramadı!
Bir öğretmen dostum anlatıyor:
“İstanbul’da bir İmam Hatip Lisesinde görev yapıyorum. Lise İkilere giriyorum. Tahtaya “Büyük Önder nokta nokta nokta nokta” yazdım. Nokta noktalara ne gelecek gençler diye sordum, Hz. Muhammed diyen de oldu ama yüzde 90’ı bir devlet başkanı ismi söylediler.
Biraz kopya vermek için Büyük Önder’in devamındaki noktaların ilk kısmını boş bırakıp “…… bin Sabit” yazdım, tekrar sordum; cevap yok. Bir iki dakika geçti, tahmin bile yürütemiyorlar. “Aranızda Hanefi olan var mı?” dedim, o anda gençlerden birisinde bu çağrışım yaptı anlaşılan “Numan bin Sabit” deyiverdi. Telefonundan mı baktı bilmiyorum ama “Aferin!” dedim delikanlıya. Ve sınıfa da mezhep imamınızın adını bilmiyor musunuz” diye biraz çıkıştım. O sırada o bilen tek delikanlı demesin mi, Hocam ben Şafiyim!”
Neden Numan bin Sabit denince aklımıza onun “Büyük Önder” olduğu gelmelidir, bunu İmamı Azam’ı bilmeyen gençlere açıklamam gerekiyordu. Tahtadaki “büyük” kelimesinin “azam” anlamına geldiğini karşısına yazdım. Sonra “İmam” kelimesinin de önder anlamına geldiğini yine karşısına yazdım. Ortaya İmam Azam çıkmıştı.” İstanbul’da bir İmam Hatipte Lise 2’ler, düşünebiliyor musunuz arkadaşlar Numan bin Sabit’i tanımıyor, hatırlamıyor. Ve bundan daha kötüsü: Büyük Önder, Ulu Önder’in aslında İmamı Azam demek olduğunu çoğumuz, çoğumuz bilmiyoruz! Bunu bilmeyince büyük ihanetleri nasıl fark etmeye başlayacağız arkadaşlar?!
Aranızdan “yav herkesi bilmek zorunda mıyız” diyecekler çıkabilir belki. Onlara bir şey demiyorum. Derim de şimdi burası yeri değil! Çocuklar İmamı Azamı biliyordur, Ebu Hanife’yi biliyordur ama İmamı Azam Ebu Hanife’nin Numan bin Sabit olduğunu bilmiyordur diyebilirsiniz. Bunu da Türkiye şartlarını dikkate aldığınızda eh işte ben de bir yere kadar anlayabilirim ama bir yere kadar anlayabilirim. Daha fazla değil!!!
Neden?
“Türkiye şartları” denilen şey baki midir, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez bir şey midir?! En temel bilgileri doğru dürüst bilmemek, bir şeyleri eksik gedik bilmek, biliyormuş gibi olmak ezeli ve ebedi özelliğimiz mi olmalıdır? Biz Türkiye’de tebliğ ve tebyîn ile yükümlü Diriliş erleri, İslamı genç arkadaşlarımıza ve insanımıza hatta dünyaya taşımak için Rabbimizle senet imzalayanlar Türkiye şartlarını değiştirmeyeceğimize dair söz mü verdik?!
Yani şunu görelim artık, mangalda kül bırakmaz bir şekilde Ehli Sünnetiz. Elbette Hanefiyiz. Hatta bazımız Hanefiyiz demeye o kadar alışmış ki, bir Şafi, Maliki mezhebine bağlı biri çıksa karşısına “sapıktır bunlar be” gibi bir hissiyata kapılmaktan alamayacak kadar bu işleri öğrenmeye kalkışmayanlarımızla dolu etrafımız. İmamı Azam kimdir, neyin nesidir, nasıl biridir, neler yapmıştır, neden onun mezhebinden gidiyoruz; bunları sormayı aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz.
Sanıyoruz ki bu soruların peşinden gitsek solcu, ateist filan olup çıkarız.
Her şeyi çok kurcalamamak gerektiğini düşünüyor çoğumuz.
Yeter ki elimize kitap almayalım da aman…
Bakın itiraf ediyorum, büyük mezhep imamımız İmamı Azam Hazretlerinin ne kadar muhteşem bir insan olduğunu, bir deha olduğunu ben Lise 1’de okuduğum bir kitaptan öğrendim. Devrin İslam halifeleri tarafından kendisine hapishanelerde işkence edildiğini önceden hiç kimseden dinlememiştim, okumamıştım.
Sakın aranızdan kimse Lise 1 işte, gene de erken öğrenmişsin demesin kardeşim, demesin! Sakın demesin!
Düşünebiliyor musunuz; İmamı Azam kalıbını birileri almış, kelimeleri sadeleştirmiş Büyük Önder yapmış, Ulu Önder yapmış ve devamındaki ismi silip yerine başka bir isim yazmış.
Burada yapılan sadece bir kelime oyunu mudur? Sadece bir kelime değişikliği midir? Bu kelimelerin değiştirilmesi ile elimizden nelerin çalınıverdiğini fark edebiliyor musun kardeşim?!
Ben helal etmiyorum bizlere İmamı Azam gibi güzel bir öncüyü, rehberi anlatmayan sisteme hakkımı.
Ve hele hiçbir şekilde kabul bile edemiyorum İmamı Azamın hayatımızdan çıkartılıp atılmasını, bu tamlamanın sözde Türkçeleştirilip ama esas kişisinin bir el çabukluğu ile değiştirilip Ulu Önder olarak önümüze servis edilmesini…
Asım Gültekin'ın Yazısı.