Geçenlerde bu köşede Yahudi senaristlerin ve film yapımcılarının kültürel ürünlerinin hepimizin tasavvur dünyası ve zihniyetini nasıl şekillendirdiğine dair bir yazı kaleme almıştım. Notlarımı gözden geçirirken o yazıda yer vermem gerektiği halde es geçtiğim başka bilgilerin olduğunu gördüm. Bunları paylaşmak için geç kalmış değiliz aslında. Çünkü sonuçta bahsettiğim şekillendirme, etkileri hemen fark edilemeyecek uzun vadeli bir kültürel değişim ve dönüşüm anlamına geliyor.

Aktaracağım iki bilgi var: Birincisi Türkiye’deki Musevi Cemaatinin yayın organı olan Şalom gazetesi’nden. Burada Joelle Pinto imzalı yazıya göre ABD’de en çok izlenen TV programlarının senarist ve yapımcılarının %58’i, en yüksek tirajlı gazetelerde yazan belli başlı gazetecilerin %25’den fazlası ve kapalı gişe oynayan sinema filmlerinin yazar, yapımcı ve yönetmenlerinin %50’den fazlası Yahudi asıllı.

İkinci bilgi yine ABD’den. Bu ülkenin en çok izlenen kanalları ABC, CBS ve NBC’nin üst düzey yönetiminin hepsi Yahudilerden oluşuyor. Yine aynı gazetede yer alan bilgilere göre ortalama bir Amerikalının en az üç saati televizyon izleyerek geçiyor. Evinde en az bir televizyon bulunan Amerikalı oranı % 99. Aynı evde üç veya daha fazla televizyon bulunan Amerikalı oranı ise % 66. 65 yaşında bir Amerikalı, hayatının ortalama dokuz senesini televizyon seyrederek geçiriyor. Bir öğrencinin yıllık ortalama 900 saati okulda geçerken, Amerikalı öğrencilerin tam 1500 saati televizyon seyrederek geçiyor.

Ne kadar ilişkili bulursunuz bilmem ama tam bu noktada Leeds Üniversitesi tarafından yapılmış bir araştırma bana çok manidar geldi. Araştırmaya göre kalabalık insan grubuyla koyun sürüsü arasında yok denecek kadar az bir fark var, çünkü her iki durumda da grubun birkaç üyesi grubun diğer kısmını yönlendirebiliyor. “Amerikalılar koyun gibi adamlar, medyanın büyük bir kısmını kontrol eden Yahudiler tarafından güdülüyorlar” mı demek istiyorum yani? Yok, canım, o sizin çıkarımınız. Ne ben sürünün önündeyim, ne de siz koyunsunuz, estagfirullah yani. Ama hakikaten bizim koyunlarımızla, güdenlerimiz kimler acaba? Sorun, soralım; en azından –varsa- sürüden ayrılma şansımız/şansınız olur.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.