Sultan Yıldırım Beyazid Han Hazretlerinin, Niğbolu seferi zaferle sonuçlanırsa yirmi tane cami yaptıracağına adakta bulunduğu ancak adağını yerine getirme hususunda başlattığı fizibilite çalışmaları sonucunda; bunun hemen hemen imkânsız olduğunu öğrenmesi üzerine gayet müteessir olduğu öğrenildi.

Yıldırım Beyazıt Han’ın, Niğbolu seferi zaferle sonuçlanırsa; ganimet malından yirmi tane cami yaptıracağı yolunda bir adakta bulunduğu bildirildi. Zaferin müyesser olması üzerine de Sultan’ın, yaptırmaya niyetlendiği camilerin yerlerini belirmek amacıyla çalışma başlattığı öğrenildi. Ancak gerçekleştirilen fizibilite çalışmaları sonucunda; bu camileri, ayrı ayrı yaptırmanın zorluğu meydana çıkınca; Sultan Yıldırım Bayezid Han Hazretlerinin, bu soruna bir çözüm bulmak amacıyla; danışmanlarıyla uzun uzun müşavere ettiği ortaya çıktı.

Sultan’ın danışmanlarının, söz konusu adakta; nihayetinde yirmi kubbeden söz edildiği gerçeğinden hareketle, eğer yirmi kubbeli bir cami yaptırılırsa; bu adağın yerine gelmiş sayılacağı sonucuna ulaşmaları ve bu hususta Sultan’ı da ikna etmeleri üzerine; Bursa Ulucamii’nin yapımına başlandı. Çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılan cami, Bayezid tarafından 1399’da Bursa kent merkezinde, Atatürk Caddesi(!) üzerinde yaptırıldı. Yaklaşık 5.000 metrekare boyutlarında olup 20 kubbe ile örtülü.

Son cemaat yeri bulunmayan yapının kuzey cephesinde köşelerde sonradan yapılan iki minare var. Minarelerin ikisi de beden duvarına oturmayıp, yerden başlıyor. Batı köşesindeki minare I. Bayezid tarafından yaptırıldı. I. Mehmet’in yaptırdığı söylenen doğu köşesindeki kare kürsülü minare, caminin beden duvarından da 1 m. kadar ayrık. Cami, Türk-İslam dünyasının en eski camilerinden birisi olarak bilinmekte.


GENÇ'ın Yazısı.