Bir Zamanlar Anadolu`da
Muhammed Enes Çınar / Genç Haber Merkezi
Buğday renginde bir ışığın altında oturmuş üç arkadaşın gülüşmesiyle başlıyor film. Anadolu’nun ücra bir köşesinde, benim de "Kim gelir buralara?" dediğim bir tamirhanede. Daha en başından Yaşar’ın köpeğine yemek verdiği sahneyle bize fotoğraf sergisi tadında bir film izleteceğini söylüyor NBC. (Nuri Bilge Ceylan) Film değil, aslında hayatı izletiyor bize NBC. Hikâyenin bir sonu olması gerekmiyor, zira hayat bu filmdeki gibi sonsuz sayıda birbirinden bağımsız gibi görünen nedensellik zincirleriyle sürüyor. Bu filme muhteşem bir son bekleyenler en başından yaklaşmasın.
Kenan.. Katil sen misin? Yoksa maktul müsün katlinle Kenan... Yol boyu hep sustun. Gözlerinden anlamaya çalıştık içinden geçenleri. Cinayetler bir planla gelir ama senin bir planın yoktu anlaşılan. Olaylar seni o cinayet anına getirmişti. Suskunluğunu sorulan sorularla bozarken, gerçekten sarhoş olduğun için mi yoksa hala bir kurtulma ümidi var mıdır diye çırpınışından mı bilinmez, hep yanlış cevaplar veriyordun komisere. Başın hep yerdeydi, komiser seni döverken bile. Hep bir pişmanlık belirtisi aradım gözlerinde Kenan. Göremedim, tâ ki muhtarın evine kadar.
Burada sanatını gösteriyor NBC. Bir Cemile çıkıyor karşımıza. Elinde o buğday rengi sapsarı kandille içeri girdiği an herkese kendini sorgulatıyor.
İşte Kenan, o anda, onu gördüğün anda başladı ilk duygu belirtin. Ağladın.
Yüzünde bir pişmanlık belirtisi aradığım Kenan bir tek orada verdi bunu bana. Neden ağladın Kenan? Neyi gördün o yüzde? Çocukluğunu mu, hayallerini mi, saflığı, temizliği mi gördün Kenan?
Yoksa bu dünyada hala temiz kalmış bir şeyler olduğunun farkına mı vardın? Kaçırdıklarını mı farkettin Kenan, geri kalan hayatın adına?
Bir fırsatım olsaydı da sorabilseydim sana, neyi gördün o güzel yüzde, niye ağladın diye... Bir de oğlundan yediğin taş ağlattı seni sadece, kabullenemedin. Bence senin hikâyen burada bitiyor. O an anlatıyor bütün ıstıraplarını.
Peki Kenan, maktulü gömdüğünüz yerde köpeği gördüğünde ürkmen nedendi? Köpeğin, öldürdüğün Yaşar’a ait oluşundan mıydı? Düşündün mü hiç orada Kenan, bir köpeğin merhametini, yemek yediği ele olan bağlılığını. Sen Kenan, sen o köpekten daha aşağılara indirdin kendini, beraber yiyip içtiğiniz o adamı öldürmekle.
Filmde anlatılacak bir sürü hikâye var. Savcının pişmanlığı, doktorun şehirden kaçıp sıkıştığı bu taşradaki çaresizliği, çocuğun babasının cesedi yan odada dururken bütün safiyetiyle yemek yiyişi, komiserin karısıyla tartışmaları, Neşet Ertaş’ın o yolları anlamlandıran türküsü, elmanın bir insan gibi cennetten düşüp yuvarlanarak sonunda çürük elmalar arasına katılışı, Anadolu’nun gecesi. Ve kadın, savcının ölen karısı, doktorun ayrıldığı karısı, komiserin tartıştığı karısı, Arap Ali’nin köyüne gitmek istemediği karısı ve cinayetin sebebi Yaşarın karısı. Sonra Cemile...
Ama ben sadece Kenan’a kısaca değinmek istedim. Tabii bütün bunların sonrasında, çocuğun otopsi esnasında o topa vuruşu da bize ne olursa olsun yaşamın devam ettiğini söylüyor...
GENÇ'ın Yazısı.