Serkan Karameşe / Genç Haber Merkezi 

Mısır halkının iradesiyle yaşanan “bahar” sonrası ilk defa seçim ile başa gelen Muhammed Mursi ve hükümetinin bir senelik çalışmaları protesto edilmeye başlamıştı. Protestoların had safhaya ulaştığı günlerde Genelkurmay Başkanı Abdu’lfettah El-Sisi sorunun çözümü için mühlet (!) tanımış ve tâkibinde 3 Temmuz günü yönetime el koyarak darbe yapmıştı.

Darbeler tarihi yine kanlı ve zulümlerle dolu olan Türkiye, dünya üzerinde bu darbeye tepki veren ilk ülke oldu. Darbenin gerçekleşmesinin ardından darbe karşıtı olarak İhvan hareketi liderliğinde başlayan gösteriler, Rabiatü’l Adeviyye meydanında; darbe yanlısı gösteriler de Tahrir meydanında devam etmişti. Bu süre zarfında aralıklarla cunta hükümeti olayları kaşımış, haber alma / verme özgürlüğünü kısıtlamış ve tüm dünyaya yanlış bilgi pompalamaya başlamıştı. Elbette burada batının ikiyüzlülüğü, Mısır ordusunun ekonomik gücü elinde bulundurması, hatta Allah’ın evini kendi yönetimi içerisinde Müslüman “krallıkların” dahi ses çıkarmayıp, ilk alkışlayan yönetimler olmasının da etkisi büyüktü.

Tüm bu yapılanların yanında, Mısır’ın her yerinde yine İhvan hareketi öncülüğünde meydana inenler, kefenleriyle gelmiş ve “canımız pahasına da olsa” mesajı vererek gerçek devrimin en has duruşunu yine tüm dünyadaki darbeci, darbe sever ve “darbe ama”cılara göstermiştir.  Çok sancılı geçen Ramazan ayının son günlerinde cunta hükümeti çeşitli açıklamalar yaparak, “Karşıt görüşlü eylemlerin susturulacağı, bastırılacağı” mesajını verdi.

Bugün, sabah saatlerinde yaşanan acılara yeni bir acı, yalan haberlere yeni bir yalan, planlarının üzerine haince bir plan daha eklenerek katliam emri verildi ve silahsız direniş silahlarla bastırılmaya başlandı. Cunta elinde bulunan kanallardan da hâlen iftira edilerek, yalan haberler yayılıyor. Yayın yapan çeşitli ajansların –ki aralarında Anadolu Ajansı da var- muhabirleri, gazetecileri göz altına alınıyor, görüntülere el konuluyor.

"Ama"sız Darbe, "Ama"sız Katliam!

Evet, Mısır’da “ama”sız olarak darbe oldu ve yine “ama”sız olarak da KATLİAM oluyor!

Keskin nişancılar özellikle gençleri ayırt etmeksizin baş ve gövdelerinden hedefliyor, insanlar diri diri yakılıyor.

Sabah saatlerinde şehit sayısı 10’lar 20’ler iken şimdilerde 100’leri bulduğu belirtiliyor. Yaralıların sayısı da 10.000’leri bulmuş vaziyette.

En önemli merkezlerden sahra hastaneleri de yakılmış, çadırları sökülmüş durumda. Öyle ki her yer savaş alanı gibi. Sahi, birileri silahsız ama tekbirli bu darbe karşıtı gösterileri silahla bastırırken iç savaş çıkarma niyetinde olabilir mi?

Türkiye’de özellikle İstanbul ve Ankara’da olmak üzere bazı sivil toplum kuruluşları önderliğinde Fatih Camiinde, Mısır konsoloslukları önünde protesto eylemleri tertip edildi.

Şimdi eylem vakti. Şimdi diriliş vakti. Şimdi daha çok dua vakti...

GENÇ ekibi olarak, Mısır’da yaşanan bu katliamda şehid olan tüm kardeşlerimizin şehadetinin kabul olmasını, yaralıların acil şifa bulmasını, Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyor, bizlere ümmet bilinci vermesi için yalvarıyoruz...

Hasbunellah-i ve ni’mel vekil!


GENÇ'ın Yazısı.